İyi eleştiriler almış olan bu İsveç fantastik-bilimkurgu hatta gerilim kitabında öykülerin bazıları oldukça güzel, bazıları ise neden yazılmış olabilir, diye düşündürüyor.
Kitabı pek sevemeden, bazı öyküleri yarım bırakarak, hatta atlayarak okudum. Ursula K. Le Guin'in kitap kapağındaki övgüsü elbette önemli ama, sonuçta kitabı okurken hepimiz kendi ilişkimizi kuruyoruz eserle. Benimkisi doğru dürüst kurulamayan, bir türlü ilgi hissi uyandırmayan, bitmesi için acele ettiğim türden bir okuma oldu. Yine de Beatrice, Brita'nın Tatil Köyü, Jagannath ve özellikle de Rengeyiği Dağı adlı öykülerin kendimce iyi olduğunu söyleyebilirim. Hatta Rengeyiği Dağı adlı öykünün kitaptaki bütün öykülerden daha ön plâna çıkan, daha iyi bir öykü olduğunu da düşünüyorum.
Herkese iyi okumalar.