#Spoiler #
#Tolstoy dedem, Eco babam :)"
Ne okudum ben yahu ! ...sanırım alt başlıkta sevgili Umberto Eco lise yıllarında bir gölge aşk yaşamış , o aşkı ölümsüz'leştirmek için bu kitabı yazmış ....Cirano gibi aşkına uzaktan seslenmiş hic bir zaman cisimlendirmemiş..ya da tüm bu algıyı ben uyduruyorum :)
Klasik Eco tarzının dışında bir roman fakat değişmeyen bol detay ve araştırma (not al google'bak geri dön tekrar oku, tekrar araştırmalar yap ) sistemi baki kalmak suretiyle romanı bitirmiş bulunmaktayız
..baş karakterimiz hafızasını kaybetmiştir onun günlük hayatını yeni yeni öğrenmeye başlarken, geçmişe dönme çabasını detay detay örmeye de başlarız .üstelik as adamımız pahalı kitaplar toplayıp satan bir sahaftır ,kitap kolleksiyoncusu ve üstat 'tır.
Yani burnumuza eskimiş sayfa kokuları, dolmaya başlar ..
( 1600,1700,1800 lü yıllardan kalma kitaplar :) Shakespeare ler diyorum ) yanlış anlaşılmasın :))
insanın en olmak istediği yere yani çocukluğunu hatırlatacak ip uçlarının bulunduğu bir eve bırakılır ...tavan araları yıllardır açılmamış sandıklar ,ilk okunan kitaplar,anılar bir bir hatırlatma objesi olarak ortaya dökülür ..yabancı bir kültürün anıları olsada masanın üzerinde bulunan tozlu bir "Mandrake" 'ye belki hepimizi çocukken büyülemiş sevgili "Jules Verne"ye ait ilk baskılara gülümseriz:)
Sisle sarılı zihnini toprlamaya çalışırken savaş zamanları da girer hikayeye ,gençlik yılları "Kara gömlekli "lâkaplı Alman'lar hatta hatta "Kazak Askerleri " çıkartır karşımıza Eco ..anılar modern bir hastahanede koma durumuna geçtiğinde yerlerine oturur ..fakat geri dönülecek bir hayat artık yoktur ..sadece yüzünü görmek için delirdigi "Lila"vardır ..çünkü Lila ölmüştür. ..son satırda özetlenir hikaye ..
"Bir soğuk dalgası hissediyorum,gözlerimi kaldırıyorum ..
Güneş neden kararıyor? "
....nokta
Dip not :
Valla kafanız çok dolu iken okumayın :)
Böylede kitap sonu mu olur canım :)