Bir de şu var.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
- demeğe de dilim varmıyor ama -
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeği eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Sezai Karakoç- Mona Roza
Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin
Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili
Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili
Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili
Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili
Anladın ya kutunun içinden çıkan mendil
Olamaz Üsküdardan geçeriken bulduğun mendil ... Sezai Karakoc
Hani kurşun sıksan geçmez geceden
Anlatamam nasıl ıssız karanlık
Ve zehir-zıkkım cıgaram
Gene bir cehennem var yastığımda
Gel artık
Aklımdan hiç çıkmayan mısralar