Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

156 syf.
8/10 puan verdi
Rilke’nin kitaplarını okurken yıllar öncesinden bir söz çıktı geldi beyin kıvrımlarının arasından. Bir şairin sözcükleri kaynatarak baldıran ürettiğini iddia eden bir sözdü bu. Söz konusu şair ise Rilke. Kitabı aldım elime, 18.02.2012 diye not düşmüşüm okuduğum tarihi. O zamanlar Rilke’den haberim bile yokken nasıl da dikkatimi çekmiş bu söz. Biraz karıştırayım elime almışken kitabı dedim, fark ettim ki zaten kitapta yazılı olan hemen hemen her cümle benimleymiş bunca senedir. Beni ben yapanlardanmış anlayacağınız. Çok iyi biliyordum bazı şeyleri, mesela “prensip olarak insanların örümceklerin gözlerinin önünde canlarına kıymalarına karşı” olmasını. Yahut ‘düşüncelerin son zamanlarda kişilik kazanmaya başladıklarını’ da. Kalbini elinde taşıyan Bayan Fildişi’yi de çok iyi hatırlıyorum mesela, düşmesin diye kulağını yerinden çıkaran adamla sohbet eden, hani Bir Yalan Kulübünde tanışmışlardı ya. 7 gizli hikayesini de hatırlıyordum, Ölü Prenses ve Yedi Cüceler’deki yedi gizli cücenin. Peki ya kafasındaki deliklere dünyayı gezdiren bir adam ile tanıştınız mı hiç? Ben tanışmıştım bu sayfalarda. Onu hatırlamıyordum ama hatırladım görünce. Peki ya Ölümlü bir insanla karşılaştınız mı? Ona “İnsanı bilir misin? Oralıdır.” Diye sorarsınız bir gün, karşılaşırsanız eğer, o da size cevap verecektir “Ölüm büyüktür. Kimse kimseyi bilmez.” O zaman “İnsan insanı bilmez mi hiç?” demeyin sakın, “Asıl insan insanı bilmez.” Cevabını alırsınız sonra. Peki siz bildiğiniz bütün şarkıları ilk kimden öğrendiniz? Bildiği bütün şarkıları “hiçkimseden!” öğrenen biri de var bu sayfalarda. Diyor ki, “Etrafa notalarını dökmeden kim şarkı öğretir başka insana!” Bir gün batan bir gemi ile kalabalık bir adaya düşen ıssız bir adamın öyküsü peki? Onu da mı bilmiyorsunuz? Aslında ne kadar da tanıdık bize bir bilseniz… Katlanamıyor gürültüye, sürekli konuşmalara, bağırmayı deniyor en sonunda. Bütün o gürültüyü yırtacak bir isyanla bağırıyor ve ne oluyor dersiniz? Yalnızca saniyenin onda biri kadar bir süre duruyorlar. Saniyenin onda biri… Garip bir inceleme gibi mi geldi sevgili okurlar? Bir de Gökhan Özcan'dan dinlemeyi deneyin bu birbirinden garip ama bir o kadar tanıdık 22 hikayeyi. Bu anlattıklarım yalnızca yarısıydı. Daha binyıl yalnız yaşayan, eski kaşıntılarını özleyen adamdan yahut ömrünü serçelere adayan, konsunlar diye bir çift parmak sunandan da bahsetmedim. Hangi birinden bahsedeyim bu büyülü dünyanın? Yıllardır aklımdan çıkmayan, birbirinden farklı cümleler ve hikayelerle dolu 'karpuzlu kekine' ithaf edilmiş bu kitapla tanışmayı niçin hiç düşünmüyorsunuz sayın Ölümlüler?
Serçe Parmağı
Serçe ParmağıGökhan Özcan · April Yayıncılık · 2010463 okunma
··
136 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Zamana Karşı okurunun profil resmi
Şu incelemeyi okurken aklıma Hasan Ali Toptaş'ın (içimdeki orkestra )öyküsü geldi nedense öyküde şöyle diyordu hocam.. "Varlığının bilincine varılsın ya da varılmasın her insanın içinde bir orkestra vardır,diye düşünürüm ben. Vardır var olmasına da;kimisi şefini bulamadığı için insan ömrü boyunca bir tek nota çalamaz,kimisi de ilkel çalgılardan oluştuğu için insanı alıp bir yerlere götüremez."...
Meltek okurunun profil resmi
Çok severim o öyküyü de. Zaten Toptaş'ın kitapları da bana bu kitabı hatırlatıyor. O yüzden çok seviyorum belki de :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.