Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

315 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Ehmedê Xanî (1651-1707) 17. Yüzyılda yaşamış Kürt edebiyatçı, şair, tarihçi ve islam âlimi. Arapça, farsça, osmanlıca ve kürtçe dillerine hakim olan Xani'nin Mem ile Zin mesnevisi, islam dünyasındaki mesnevi geleneği açısından bakıldığında son derece önemli özellikler göstermektedir. Kürtler arasında yaşayan "Memê Alan" destanını temel almaktadır. Bilip-bilmediğimiz bazı yapıtları; Nûbara Biçûkan- manzum kürtçe arapça sözlük Eqîda Îmanê- manzum akide Mem û Zîn - şiir Dîwan - Tamamı bulunamamış Yusûf û Zuleyxa - şimdiye kadar bulunamamıs Leyla û Mecnun - şimdiye kadar bulunamamış Erdê Xweda - bulunamamış astronomi ve coğrafya kitabı. Mem ile Zin, Ahmed-i Hani tarafından 1690-1695 yıllarında yazılmış, 1450-51 yıllarında yaşanmış Mem ile Zin'in aşkını anlattığı 60 Bölüm, 2657 beyit, 5314 kafiyeyle anlattığı, Kürtçenin Kurmanci lehçesiyle yazmış olduğu mesnevi eseridir. Aşık olupta kavuşamamanın, iyiliğin kötülüğe galip gelişini ve aşkın ölüme galip gelişini anımsatan güzel ve acı dolu bir sevda destanı. Allah'a, Hz. Muhammed'e övgülerle başlayan beyitler, Xanî'nin bu eseri niçin Kurmanci ile yazdığıyla devam etmekte. Mem ile Zin'in hikayesine geçişten sonra. Ehmedê Xanî'nin kendi kalemiyle olan diyaloğundan sonra bitiyor. Aşk, din, tasavvuf, ahlak, kahramanlık temalı. Orjinal dilinden daha önce okumuştum. Çevirisini merak ettiğimden dolayı Türkçesini okumak istedim. Selim Temo kitabı çok güzel çevirmiş. Bundan sonrasi Mem ile Zin'in hikayesidir; Ehmedê Xanî'nin beyitleriyle. Botan yöresinin Mîr'i ( Siirt, Şırnak, Batman ve Mardin'i içeren bölgenin adı) Emir Abdal oğlu Emir Zeyneddin'in dünya güzeli iki kız kardeşi vardır. Birinin adı Zîn diğerinin ise Siti'dir. Tacdin, beyin divan vezirinin oğludur. Mem ise Tacdin'nin can dostu ve manevi kardeşidir. 21 Mart baharın müjdeleyicisi olan Newroz bayramında yapılan şenliklere yöre halkı kızlı erkekli süslenip eğlenirlerdi.Tacdin ile Mem kız kılığına girip şenliğe katılırlar. Şenlik alanında erkek kılığına girmiş iki ayyüzlü kız görürler. O anda yürekleri birbirine bağlanir, karşı karşıya geldiklerinde bakakalırlar. Zin parmagındaki yüzüğü Mem'e, Mem'in yüzüğünü de kendsine alır, aynısını Siti de yapar ve oradan ayrılırlar. Olayın üstünden günler geçer. Kizlar yeme içmeden kesilir. "İrinsiz, kabuksuz, görünmez bir yara Bir hastalıktır ki aşk derler adına Amma öyle bir tutuşur ki içinden Yüreğın kanı akar iki gözünden" Durumu gören dadıları Hayzebun bunun ancak gönük yarası olacağını dile getirir ve kızları konuşturur. Hayzebûn Mem ve Tacdin'nin yüzüğünü alıp soluğu bir bilgenin yanında alır. Bilge dermanlarının, kendisinin hekim kılığına girerek çevrede bu dertten hastalanan gençleri sorarak bulabileceğini söyler. Çom geçmeden Dadı, Mem ve Tacdin'i bulur. Dertlerine care bulacağını söyleyip yüzükleri geri ister. Tacdin yüzüğü geri verir ama Mem vermez yüzüğü; " Dadı mazur göresin beni Kim verir ki canından olma iznini" Büyüklerin de araya girmesiyle Mîr Siti'yi Tacdin'e verir. ( aynı anda aynı evden iki gelin çıkamayacağı vasıtasıyla Mem önce kendinden büyük olan Tacdin'nin evlenmesini ister.) Yedi gün yedi gece çok güzel bir düğün olur. Bu arada sıraların kendilerine gelmesini bekleyen Mem ile Zin gizli gizli buluşur, konuşurlar. Onları ve Tacdin'i çekemeyen Bey'in kapıcısı Bekir ( Botanlı olmayıp Iranin bir köyünden, fitneci, fesat biri) bir gün Mîr'e gider; " Mîrim! Zarar ettin Siti'yi vermekle O tacın cevheri, cevherin tacıydı Tacin süsüydü ve süsün de tacıydı Taht da pek yakışırdı, yani öyle Bilgili, akıllı ve hünerliydi de Kederli Kısrâ onu görmek isterdi İmparator delice sevmek isterdi Eğer Sezar oğlu için isteseydi Hakan ise önünde divan dursaydı Yine de bu kadar ucuza vermezdin Onlara bu şekilde boyun eğmezdin Siti'yi verdin ya şu Tacdin'e Aynı gün Zîn'i Mem'e vermiş kendince" Bunları duyunca kızan Bey aslından Zîn'i Mem'e vermeyi düşündüğü halde vermekten vazgeçer. "Bir arzu vardı içimizde Mem'i Zin'le onurlandıralim diye Babamın ruhuna yemin ederim ki Halid'e varana kadar tüm ceddimi Adem'im neslinde olan hiç kimseye Vermeyeceğim Zin'i eş olsun diye Eğer varsa kellesinden bezmiş biri Zin burda işte, olsun ona müşteri" Bunu duyan Zin ve Mem aşk ateşi içinde gün geçtikçe kavurulur. Yemeden içmeden kesilir. Deli divane dolaşırlar. Bir zaman sonra Bey'in ava çıktığı bir zamanda. Mem Zîn'i görmeye gider. Fakat bu sırada Mîr ve adamları ansızın çıkagelir. Bir abaya sarılı şekilde Mem'i bahçesinde görür. Abanın altında Zin'in kara saçlarını gören Tacdin onları o durumdan kurtarmak için hemen evine gider. Siti ve çocuğunu alarak evini ateşe verir Mem uğruna. " Elalem ateşi söndürür su ile Bense suyu söndüreceğim ateş ile" Buda inanılmaz bir dostluk örneğidir. Bey ve adamları Tacdin'nin evini söndürmeye giderken, Zin'de Mem'den ayrılıp evine gider. Durumu Beko görür ve Bey'e söyler. Gerçeği ortaya çıkarmak için Mem ve Mîr arasında satranç yarışması düzenlenmek ister. Beko; "Onu mağlup edip de yendiğin anda Doğru söyle, yarin kim diye sor ona Mem, yiğit, pehlivan, saf kalpli biridir Hele sana karşı yalansız biridir İnkâr edemez içindeki sevgiyi İkrar edecek sana bütün gizini Bu aşkta direten kararlı biri o Ben ki Zın'e aşığım diyecektir o Oyun düzenlenir, Bey oyunu kazanması takdirde Mem'in herhangi bir dileğini yerine getireceğine dair siz verir. İyi bir satranç oyuncusu olan Mem Mîr'i ilk üc elde yener. Durum karşısında endişelenen Beko, Zîn'in pencerede oyunu takip ettiğini görür. Kaide ve oyun sırayla diyerekten, yerlerin değismesini ister ve Mem'i Zin'in karşısında oturtur. " Zîn'i birden görünce Mem'in gözleri Bedavadan verdi fil ile veziri Cam ve pencerede kalınca yüreği Piyonlar için atlarını kaybetti" Durum böyle olunca Mem oyuna adapte olamaz. Sonraki altı elde yenilir. Bey Mem'in oyunu kaybetmesine rağmen, sevgilisinin kim olduğunu, layıksa onu, kendisine alacağını söyler. Bunu fırsat bilen Beko hemen araya girer; " Gördüm ben Mem'in sevdiğini Bir Arap kızıdır, dudağı dövmeli Baştan aşağı katran gibi kapkara Değmez Mîr'in istemesi, anmasına" Bunun üzerine aşk sarhoşu olan Mem şuurunu kaybederek sevgilisinin soylu bir aile kızı olduğunu, melek, ay parçası olan Zîn'in adını söyler. Buna sinirlenen Bey o anda Mem'in ölüm fermanını verir. Fakat Tacdin ve kardeşleri Arif, Çeko buna engel olur. "Sizin niyetiniz Mem'i yakalamak Ki sizden üc yüz kişi yaralanacak Üçümüzü paramparça etmeden siz Bu Mem'i öylece seyredeceksiniz." Hal böyle olun Mîr, Mem hakkından yeni karar verir ve zindana atılmasını ister. Bir yıl sonra artık duruma çare bulmak isteyen Tacdin ve kardeşleri Bey'e karşı ayaklanıp Mem'i almak icin hazırlıklara başladı. Bunu duyan Bekir, Bey'in durum karşısında tedbirli davranmasını ister. " Elçiye Mem ile Zın'i bağışladık de Onları evlendirip verdik Tacdin'e Açıkca inat edip ayak sürüme Fesat ateşini bir kez söndür hele" Mîr bu fikri gerçekleştirmek icin Zîn'e gider ve olanları anlatır. Halsiz olan Zın'in ağzından ve burnundan kanlar akmaya başlar. Bey kardeşi üzerine ağlamaya başlar ve ne tür bir hataya düştüğünü anlar. Evlilik iznini verdiğini söyler ve gidip Mem'i alıp huzuruna çıkmasını ister. Mem'e giden Zin olayı Mem'e müjdeler. Daha önce Beko tarafından zehirlenen Mem; "Ben hiçbir Mîrin huzuruna çıkmam Ben hiçbir esirin kölesi olamam Bu mîrlik, vezirlik hep görüştedir Bu bir hayal oyunudur, bir sihirdir Bunların hepsi boş, hepsi de fanidir Sonu yok bunların, hepsi de fenadır Eğer ölüm varsa, o Mîr, mîr değildir Azledilme varsa, o mîr bir esirdir." Bunları söyledikten sonra Mem Hakkı rahmetine kavuştu. "Ve kafesi açılmış bir kuş misali Hemen uçtu, hic hapsedilmemiş gibi Çamur zincirinden elini kurtardı Hemen çırptı gönlünün kanatlarını Bir şahinmiş gibi dünya merkezinden Kanat çırpıp Rabb'ine kavuştu hemen" Kısa bir süre Mem'in ölüm haberi her yere yayıldı. Ölüm haberini alan Tacdin Beko'yu öldürdü. O kadar fitne ve fesada rağmen Zın Beko hakkında kötü düşünmedi. "Bır kırmızı gülüz, o dikendir bize Biz bir defineyiz, o yılandir bize Gül, dikenlerin uçlarıyla korunur Define yılan sayesinde korunur Eğer engel olmasaydı aramızda Batık ve zail okurdu aşkımızda" Halinde hal kalmayan, kan kusan Zîn, Mem'in mezarı başında can verdi. "Mem, can ve beden mülkünün sahibisin! Ben bahçeysem, eğer bahçıvanı sensin Şu yetiştirdiğin bahçe sahipsiz mi? Senin yüzün olmazsa neye yarar ki? Kucakladi mezarı ona sarıldı Düştü takatten, can bedenden ayrıldı Sanırsın bir çıraydı da söndü şimdi." Zîn'in öldüğünü görünce Mîr "Al sana Yar" diyerek, ilk kez görüştükleri, ilk kez buluştukları gibi gerdek mezarına perdesiz yüz yüze gömüldüler. Ayakuçlarına da Beko'yu gömdüler. Rivayet odur ki sonradan iki fidan yetişti Mem ile Zin'in mezarında kolları birbirine dolandı, Beko'nun da mezarında yetişen bir kara çalı da kendini o iki fidanın arasında büyüttü, kavuşmalarına engel oldu. Mem û Zîn'in mezarı Cizre Sırnak'tadır Bir şeyi sevmek için, o şeyin senin olması gerekmiyor ahir zamanda, bunu kanıtlıyor Mem û Zîn aşkı. Ehmedê Xanî'nin dediği gibi; "Kimisi can için ister cananı Kimisi canan için verir canını Kimisi kavuşmak ister Siti ve Tacdin gibi Kimisi aşkı seçer Mem û Zîn gibi" Gerçek aşkı, sevdayı bulmaniz dileğiyle...
Mem ile Zin
Mem ile ZinEhmedê Xanî · Everest Yayınları · 20192,207 okunma
··
773 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.