"Zavallı insan oğlunun bu yarış düşkünlüğü ne bitip tükenmez bir ruh hastalığı idi. Büyüklerde olsun, küçüklerde olsun hep, bu buydu. Şimdi bakıyorum, spor denen alışkanlık da cemiyette ya da milletler arasında bir yaklaşma, bir dostluk bağı bir muvâsalat yolu olmayıp, iki tarafın da birbirine: 'Ben senden kuvvetliyim', 'Hayır ben senden daha üstünüm!' dâvâsından ibâret boğuşu, şâhitler karşısında ispattan başka nedir ki? Hep: 'Ben' ve 'Ben kazanayım da sen ne olursan ol!' kaziyesi, dünya, dünya olalı beri sürüp giden bir mücadeleden başka neyle izah olunabilir?"