Joe Haldeman'ın 1975'te yazdığı bu roman bir bilimkurgu klasiği ve klasik olarak anılmayı da kesinlikle hak ediyor.
Herşeyden önce eğer bilimkurgularda günümüzden farklı bir dünyanın resmedilmesi anlamında atmosfer herşeyse, bu kitapta yazarın bu atmosferi çok çok iyi bir şekilde kotardığını söyleyebiliriz. Bu, elbette Ursula K. Le Guin'inki gibi bir atmosfer değil ancak; mekânlardan ve ruh durumlardan çok yaşanan o kargaşa anlamında kesinlikle yazar savaş hissini, ölüm hissini, o militer havayı hissettiriyor ve yazarın yaşam öyküsünden öğreniyoruz ki aslında bir vietnam gazisi olarak yazdığı bu kitapta Haldeman bütün o boğucu, şaşırtıcı savaş sahnelerinde ve bitmek bilmeyen ölüm olaylarında ve düşmanın fiziksel tanınmazlığı ve garipliği anlamında Vietnamlılardan ve Vietnam savaşından söz ediyor.
Bitmeyen Savaş baştan sona bilimsel terimler, yorucu teknolojik açıklamalarla dolu; daha doğrusu bilimkurgunun bu yönüne alışık olanlar açısından yorucu olmamıştır muhakkak, ben yoruldum açıkçası ama bunu da şikayet olarak dile getirmiyorum. Tam tersine, bu yorucu yanıyla beraber kitabın atmosferinin çok daha gerçekçilik kazandığını da düşünüyorum. Ayrıca bu bilimsel açıklamalar, savaşın bütün yoruculuğuna da çok denk düşüyor, sanki terimler ve durumların karmaşıklığı bitmeyen ve tükenmek bilmeyen savaşın yoruculuğunu da çoğaltıyor. Yazar hem dünyanın hem zaman genişlemesiyle tanık olduğumuz yeni dünyaların, gezegenlerin dünyasında hayatın hep aynı keşmekeşle dolup taştığını gösteriyor bize bir yandan; insan olmanın, savaşmanın iç içe geçmiş sarmallarla sanki bu türün yazgısı olduğunu da söylüyor. Öte yandan kitabın içeriğini de ifşa etmiş olacağım ama, yazarın yaşadığı dönemdeki durumları doğrudan da yansıttığını da düşünüyorum: o dönemde abd'de eşcinsellerin politik bir güç olarak ön plâna geçmiş olması da kitapta kendine çok fazla yer bulmuş; zaman genişlemesiyle öznel zamanda kısa süre yaşayan ama dünya zamanına göre yüzyıllar kadar bile ileriye gidebilen kahramanımız Mandella giderk dünyadaki herkesin eşcinsel olduğuna, eşcinsel olmanın norm hâline geldiğine, heteroseksüel olmanınsa hastalık olarak görüldüğüne tanık oluyor. İnsanlar yapay şekillerde çoğaltılarak eşcinsel olmaya yönlendiriliyorlar. Ancak kitabın finalinde tanık olduğumuz gelişmeler, savaşın bitmesi ve eşcinselliğin yok olması ya da insanların heteroseksüelliği keşfi gibi sonuçları da beraberinde getiriyor. Bu anlamda bitmeyen savaş adı eşcinsellerin politik hamleleri karşısında tepki duyan yazarın düşüncelerini de yansıtıyor olabilir belki de. Bitmeyen Savaş evet bir yandan bir savaş karşıtı, barıştan yana, insana iyimser bakan bir güzelleme, bir yandan da cinsel politikaların yarattığı rahatsızlıkları yansıtan bir anlama çabası.
Bitmeyen Savaş'ın mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. Bol diyalogla yazılan eserin bölümleri kısa, olaylar oldukça hızlı ilerliyor ve mizah da eserin bütününe yayılmış; son derece keyif verici bir kitap bu. İthaki yayınları ise kitaptaki hataları gözden nasıl kaçırmış bilmiyorum; normalde olabileceğinden fazla yazım hatası ile karşılaşıyoruz.
Herkese iyi okumalar.