Şeytani... Etkinlik kapsamında okuduğum üçüncü Bulgakov kitabım. Bir novella olan bu eseri beğenip beğendiğime bir türlü karar veremedim açıkçası. O nedenle de puanıma yansıdı bu durum...
Bulgakov -kitaplarından anladığım kadarıyla- hiciv yapmayı seven, halkın sorunlarını eserlerinde dile getiren, proletaryayı, burjuvaziyi, rejimin işleyişini hem eleştiren hem de bu mücadeleyle ilgili cesurca yazan bir devrimci.
Kitaba gelecek olursam; 1921'de Sovyetler'de Kibrit Malzemeleri Genel Tedarik Merkezi'nde çalışan kâtip Korotkov bir 'mazeret' ile 11 aydır çalıştığı işinden çıkarılmıştır. Bu haksız karara itiraz edecektir elbette, her ne kadar tekdüze yaşamından ve işinden memnun olmasa da sonuçta emek vermiştir aylardır. Ve böylece Amiri Klotski ile özür konuşması yapmaya karar verir. Konuşma sonrası, işlerin hiç de umduğu gibi olmadığını anlamaya başlamıştır.
Kitap boyunca hiç durmadan hakkını aramış bir kahraman ve ısrarla onu umursamayan bir amir vardır. Gittiği, başvurduğu her yerde başka bir koşuşturma ile karşılaşır Korotkov. Yine yergilerle, sisteme olan haklı eleştirilerle dolu bir novella yazmış Bulgakov.
Eserin çevirisine diyecek bir şey yoktu. Encore yayınları Kasım 2014 basımı vardı elimde. Hatasız, akıcı ve güzel bir Türkçe ile karşılaştım. Ancak söylediğim gibi, eser bir anda başlayıp bitiyor. 80 sayfalık kitapta, her sayfada farklı bir olay ve hızlı bir anlatım vardı. Bu da beni yordu, konuya odaklanmakta zorlandım.
O dönemde yaşanan şartları düşünecek olursak, anlatılanlar ve eleştiriler yerli yerindeydi. Bir günde rahatlıkla okunabilecek bir Bulgakov kitabıydı. Ama ilk defa Bulgakov okuyacaklara, Şeytani ile başlamamaları tavsiyemdir.