Bilindiği üzere Sartre varoluşçu yazar ve filozoftur. Sartre'nin varoluşçuluğu, insanın önceden tanımlanmamış bir varlık olarak ele alınmasıdır. İnsan kendi yaşamını ya da tanımını kendi kararıyla verecektir. İnsanın içinde bulunduğu koşullar içinde yaptığı tercihleri onun kim olacağını ve ne olacağını belirler. Varoluş özden önce gelir.
Kitaba gelecek olursak Akıl Çağı, Özgürlüğün Yolları serisinin ilk kitabı. Ana karakterimiz Mathieu, özgürlüğüne düşkün, özgürlüğünden ödün vermemek adına bağlanmamayı tercih eden bir adam... Fakat, tercihleri ve yaptıkları onu ne kadar özgür kılıyor? Sorunun burasında Sartre'nin insan tercihleriyle ne olacağını belirler düşüncesi kendini gösteriyor. Romanda geçen insanlar içe dönük, kalabalık içinde bile yalnız tipler. Bir anda mutluyken kendi kabuğuna çekilen, birbirini hem çok seviyor görünüp hem de birbirinin kusurlarını bulup içten içe nefret eden insanlar. Mathieu'nun varoluşunu ortaya çıkarıp özgürüm düşüncesi ile yaşarken neleri kaybettiğini ve aslında ne kadar klasik ve herkesçe hayat yaşadığını fark ettiğini anlatıyor.