Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yaşar Kemal’in kaleminden Sait Faik
Akşamüstleri Tünelden Taksime doğru sol kaldirimdan yürürseniz, gözünüze dalgın, siyah gözlüklü, yüzü kederli, -ama müthiş kederli yüzündeki keder besbellidir, elle tutulacak gibi, yüzde donup kalmıştır- pantolonu ütüsüz, ağarmış saçları kabarmış bir adam çarpar. Bu adamın, bu Beyoğlu kalabalığı içinde bir hali vardır ki (daha doğrusu her hali) size bu koskocaman şehirde yalniz yapyalnız olduğunu söyler. Bu neden böyledir? Orasını kimse de bilmez... Bazı adam vardır, insan yüzünde sırf hinç, kin okur. Bazısında gurur, bazısında neşe, bazısında bayağılık, aşağılık... Bu adamın üstünden başından da yalnızlık akar. Bir de bu adama, Kadıköy iskelesinin kanepelerinden birine oturmuş, heybeli köylüleri, çıplak ayaklı serseri çocukları, hanımefendileri seyrederken rastlarsınız. Bu adam hikayeci Sait Faiktir. Bir gün, aklımda kaldığına göre bir pırıl pırıl, cam gibi parlayan sonbahar sabahıydı, ona Kadıköy iskelesinin kanepelerinde rastladım. “Ne var ne yok Sait?" dedim. “Hikaye yazıyor musun? "Yok," dedi, "yaşıyorum” Hüzünlü, ılık , insan sevgisi dolu hikayelerini Sait yazmaz, yaşar. Sait bir dertli, kötülüklerden, aşağılıklardan, dünyadaki cümle bayağılıklardan, kirden iğrenen bir ademoğludur. O daima iyiliği söylemiş tir.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.