Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

328 syf.
4/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Öncelikle belirtmek isterim ki tarih okumayı seven benim gibi insanlar için pek başarılı sayılamaz. Yazarın bir akademisyen olması puanımı kırma sebeplerimin başında geliyor. Çünkü bir akademisyenin dilinden ve uslûbundan çok uzak şekilde kaleme alınmış. -mış, -miş, gibi doğruluğu kesin olmayan kanıtlanmamış tarih akademisyenine yakıştıramadığım çok fazla yazı kaleme alınmış. Kendi düşünce ve yorumlarını çok fazla eklemiş. Özellikle İlber Ortaylı'nın bir kitabını okuduktan hemen sonra bu kitabı okumam iki tarih akademisyenini karşılaştırmama çok yardımcı oldu. Olaylar aksettirilirken paragraf sonlarına ve sayfa altlarına neredeyse hiç kaynak indisi belirtilmemiş. İddialar görsellerle ve arşivlerle fazla desteklenmemiş. Çapraz okuma ve arşiv taraması yapılmamış olmasıda gözüme çarpan eksikliklerden. Bu da yazılan tarihin doğruluğu hakkında şahsen bende düşünceye iten bir durum. Kim yazarsa yazsın tarih yoruma açık bir konu değildir. Elbette eldeki mevcût arşiv ve belgelerle yazarlar düşüncelerini ifâ edebilirler, fakat çok fazla belge sunmadan uzun ve dolaylı yorumlar kabul edemediğim bir nokta. Yazarın yorumlarına da eleştirme getirmek istiyorum. Doğrudan Alman kadın nüfus'unun 3/1 ini nazi Almanyasında sekreter, daktilot, hemşire, öğretmen vb. gibi mesleklerde çalıştığını ve bunların tamamının soykırım suçuna iştirak ettiğini savunuyor ve cezalandırılmaları gerektiğini söylüyor. Ben kitabı ilk incelediğimde savaşta ekstra katliam yapan katılan hatta SS subayı olan kadınları okuyacağımı düşünmüştüm fakat aksine yazar suçlu gördüğü ve anlattığı bir iki kişi dışında tamamı burolarda çalışan memur kadınlar yada SS subaylarının eşleri, sevgililerini yazmış daktilo yazmak, odadan odaya evrak taşımak yada okullardaki hasta çocukları bakanlığa bildirmek soykırım suçudur şeklinde yaklaşım var. Gerekçe ise yapılan katliamlardan toplu gaz odalarına gettoların durumuna kadar herşeyden haberdar oldukları yönünde, bunları bildikleri için mahkûm olmalılar deniyor. Elbette suça bulaşmış kadın da vardır yok diye inkâr edemeyiz suç cinsiyete özel değildir fakat bariz bir abartı gördüm hem mantık dışı istekler milyonlarca Alman kadını suçlu o zaman bunları hangi mahkemede yargılayacak yada hangi cezaevine atıcaz ? Diye sormak isterdim yazara. İstekleri kabul edilebilecek makul istekler değil tabi bu benim yorumum, bunu niye anlattım onu belirteyim yazar tarafsız olmaktan uzak geldiği için akademisyen bir tarihçi kitap yazıyorsa belli ölçülerde en azından tarafsız kalmalı nazi Almanyasına yüklenme yapmak olmamalı tarihi tüm çıplaklığı ile aktarması kâfi idi. İkinci ciddi eleştirimde çevirmene Ebru Sürmeli. 8 mart'a denk gelmesi ironi oldu sanırım çok ama çok aşırı derecede "kadın" ve "kız" ayırımı var. Kadın ne oluyor? Kız ne oluyor? Anladığım kadarıyla kitapta hiç evlenmemiş ve evlilik çağında olmayan Alman hanımefindilerine "Alman Kızları" evlenmiş olanlara da "Alman Kadınları" denmiş. Bu kitabın başından sonuna her sayfasında istisnasız var o yüzden gözüme çok çarptı. Bir kadın çevirmenin buna en azından hassasiyet göstermesini beklerdim. Son eleştirimde editöre kitapta bir çok yerde üç isim yada mekân adı verilen durumlarda aynen şu şekilde yazılmışlar "Polonya ve Ukrayna ve Belarus" yada " Himmler ve Petri ve Horst" gibi "ve" lerin kullanımında efsane bir iş çıkartılmış. Bu şekilde yazılan yazıları okumak şahane bir his sevenleri için ancak tavsiye edebilirim bu kitabı. Tüm eleştirilerin dışında yinede ikinci dünya savaşı tarihini okumayı seviyorsanız okuyun derim yinede ama tarih kitabı olarak değil bir hikâye, öykü gözüyle bakarsanız seversiniz ben tarih kitabı olarak aldığım için hayak kırıklığı yaşadım. Uzun yazdım, zahmet edip okuduysanız teşekkür ederim. (kaynak kitabın en sonunda toplu olarak var)
Hitler'in Şirret Kadınları
Hitler'in Şirret KadınlarıWendy Lower · Koton Kitap · 201445 okunma
·
192 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.