Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

430 syf.
4/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Beklentimin bir hayli üzerinde bir kitaptı. Açıkçası Amishleri daha önce hiç duymamıştım ve kitabı okurken bu beni epey şaşırttı. Diledikleri kadar toplumdan uzak olmadıklarını ünlü bilgin "google"ın yardımıyla öğrenme imkanı buldum. Tabii benim minik araştırmam ve yazarın anlattığı şekli ne kadar doğru ve içinde yaşayan insanların düşünceleriyle ne kadar paralel bilemiyorum. Eliza, bu toplumun içinde doğmuş ve büyümüş bir ergen. Uzak Ülke ya da İngilizlerin Yaşadığı Yer olarak bildiği dünyaya karşı her Amish ergeni gibi gizli bir merakı var. Belki onunki arkadaşlarından bir parça daha fazla çünkü daha önce ailesinde uzak ülkeye gidip orada yaşama imkanı bulmuş kişiler mevcut. Ve yaşadığı toplumun değişmez kurallarını kabul etmeden önce orayı görmek, o dünyanın nasıl bir yer olduğunu öğrenmek istiyor. Bu amacı sadece o topluma özel bir olay olmaktan çıkarıp geniş bir perspektiften baktığımızda ergenlik, buna ait sorunlar, ait olma arzusu ve kimlik bulma çabaları üzerine güzel bir başlangıç yapıyor yazar. Genel hatlarıyla da sevdiğim bir kitap. Redaksiyon biraz kaliteyi düşürmüş ama çok da korkunç değildi. Sadece bazı detaylar çok fazla havada kalmıştı. Eliza uzak ülkeye gidiyor ve çok sorunsuz, misafir gibi bir hayat yaşıyor. Bir ay misafir olursun yahut iki ay, ne bileyim. Ama esaslı bir soruna ve uzak ülkenin yani bizim yaşadığımız dünyanın gerçek sorunlarına hiç temas etmiyor. Temaşa ettiği anlarda da deve kuşu misali kaçmayı yeğliyor. Evsiz insanların yaşadığı bir dünyada var olmak yerine onları yok sayıp kendi küçük toplumunda yaşamak gibi. Bu tarz örnekler amaca ne denli hizmet etmiş, tartışılır. Bunun yanında başlangıçta kitabın amacının biraz hakikati sorgulamak olması gerektiğini düşünüyordum. Amish toplumu var, tamam. Bu şekilde bir hayat yaşıyorlar, tamam. Bu topluluğun içine girdiğinde kuralları kabul etmiş oluyorsun, tamam. Ortada kendini gerçek dünyadan soyutlayan ve bir nevi diğerlerini dışlayan bir toplum var, tamam. Eliza da burada yaşıyor ve diğerlerini merak ediyor, tamam. Ama bu kız hiç kendine şunu sormuyor: Neden tek bir doğru yok? Hakikatin değişmezliği olduğuna inanan biriyim. Bir şey varsa vardır, yoksa yoktur. Amishlerin yaşam tarzından uzaklaşmak isteyen bir ergen var ama bir kere bile kendine şunu sormuyor: Bizim bu yaptıklarımız gerçekten doğru mu? Bize öğretilen her şey en ufak bir sorgu bile yapılmadan kabul edilebilecek hakikatler mi? Öyleyse neden iki ayrı dünya var? Ben bu sorunun bir kerecik olsun düşünülmesi gerektiği kanısındayım. Aksi halde uzak ülkeye gitmesi tamamen gereksiz bir olay olarak kalıyor. Bunun yanında daha birçok ufak şey vardı kafama takılan ve kitaptan soğutan. Eliza ailesini çok seviyor mesela ama başı sıkışana kadar onları hatırlamıyor bile. Ya da ne bileyim aşık olduğunu iddia ediyor ama yaptığı davranışların ne kadar çelişkili olduğu bir ona mektup yazıp bir bunu aramasından belli. Ya da yazarın sürekli ev işi yapma yükümlülüğü olan kadın karakterler yazması mesela. Amishlerin geleneği böyle, tamam ama uzak ülke dediği bölgede de durum aynıydı. Yani Eliza bir kere bile kendi toplumunda yaptıklarından farklı bir şey yapmıyor aslında. Evi temizliyor, çocuk bakıyor ve yorgan dikiyor. Biraz araştırma yapmasını, meslekleri irdelemesini, bir şeyler yapmaya çalışmasını çok uzun süre bekledim ama özetlersek Eliza'nın uzak ülkedeki yaşamı disney filmi gibi geçiyor. Bir ailenin yanına yerleş, yakışıklı bir oğlanla tanış, flört et, aptalca bir şey yapıp kork ve kaç. Dediğim gibi kitap benim gözümde kendi amacına yeterince hizmet etmiyor. Tavsiye eder miyim? Pek de değil. Belki farklı bir kitap okumak isteyen ve okuyacak bir şey bulamayan arkadaşlara?
Uzak Ülke
Uzak ÜlkeNancy Grossman · Parodi Yayınları · 2015164 okunma
·
108 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.