Selamlar;
Sema Kaygusuz'un ilk romanı benim üzerimde tam olarak ''Ben ne okudum ya ?'' etkisi bıraktı. Yazarın ismini 1K İzmir buluşmamızda duydum, internette kendisi hakkında kısa bir araştırma yaptım,1972 doğumlu genç yazarımız esasında öykücüymüş, bu okuduğumuz kitabı ilk romanı aynı zamanda. Almanya’nın en prestijli edebiyatçı ödülüne layık görülen genç yazarımız, maalesef Türk okurlar arasında pek bilinmiyor. (Ben ilk kez duydum mesela,belki de benim cahilliğim bilemedim.)
Kitap iki bölümden oluşuyor, ilk bölüm bir Ege adasında, öğleden sonra insanın üzerine çöken bi mayışma havasında geçiyor. Lirik bir dille adeta, mitolojik bir efsaneden esinlenilerek yazılmış gibi. Yazar çok tumturaklı cümleler kurup,okuru adeta büyülemiş,düşsel bir yolculuğa çıkarmış gibi. Zaman,zaman ben de o ada da mahsur kalmışım da ,yitip gitmeyi bekliyormuşum gibi hissettirdi.
İkinci bölüm ,ilk bölüme göre biraz daha didaktik geldi bana. Bu sefer hikayecimiz bir takım olaylar silsilesinin ortasına bırakıp terketti beni. Bu kez dedim,evet bu kez mitolojik bir hikayenin tam ortasındayım. Son iki bölüme kadar büyük bir gizem içinde , varılmak istenen ereğin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Her satırda yüzüme mistik, gizemli cümleler,kelimeler,sözcükler çarpıp durdu.
Aslında inceleme yazma niyetinde değildim, çünkü yazarın gerçekten tarife ihtiyacı yok. Akıcı,mistik bir dil, üzerinde kafa patlatılabilecek karmaşık cümleler, hayata dair minik minik anektodlar, son sayfaya koşar adım değil de demlenerek varan bir son.
Kitabı beğendim, yazarla tanışmamıza vesile olan https://1000kitap.com/AkakiAkakiyevic/Duvar/ ‘e de çok teşekkür ederim :) Yazar Türk olduğu için, orijinal dilde okuma avantajına sahip olduğuma ayrıca memnunum. Çünkü kitapta öyle cümleler,öyle kelimeler var ki okurken bu sözcüğü nasıl çevirdiler acaba demekten kendimi alamadım. Bir çok kitapta ,çeviri gazabına uğradığımızın farkına bile varamıyoruz bazen. Velhasıl kelam, yeni bir kalem, tanışmanızı isterim. Şimdiden keyifli okumalar.