İnsanlara kendimi anlatmaya çalışmaktan yoruldum,
niyetimin kötü olmadığını,
kasten yapmadığımı,
hata yaptığımı anladığımda pişman olduğumu ,
benimde herkes gibi yanlış yapabileceğimi ,
elimden gelmediğini
mecbur olduğumu ,
Benimde duygularımın olduğunu,
inanın anlatmaktan yoruldum.
ve şimdi anlatmayı bırakıyor, susuyorum..
Herkes evet evet herkes, yanlızca bir benlik içinde yüzmekte ,
hiç kimse , bir diğer cân ne hisseder ,
ne düşünür ,
üzülür mü ,
acı mı çekiyor ? düşünmemekte…
Birbirimize ne kadar zarar veriyoruz farkındamısınız ?
Oysa bir zamanlar beni en iyi o anlar dediğiniz kişi dahi sizi , anlayamamışsa..
Varmıdır acep bir çaresi , bu debelenip durduğum hayat girdabından beni çıkmaya mâlik…
Elim kolum kırık ,
geç açtım , erken soluyorum !
ve ben bu gidişi durduramıyorum...
evet bekledim , evet hiçbir insanın bir insanı beklemediği kadar bekledim.
benim yüreğim temiz ,
hatalarım olsa da diyebilirimki sana;
ben en saf halimle severim ,
severdim seni,
sever idim,
sevdim...
bak şimdi " Amin Maalof'un Doğunun Limanları" kitabını açtım
okudum, okudum
ve bir noktaya gelince kalbimle satırlara dokundum
beni en iyi o anladı bugün
ve satırlar sûrete büründü
onu gördüm ,beni ayakta dipdiri tutan, son umut kırıntısını …
"Gelmemenin bir vakti yoktur.
İnsan coşkuyla beklerken ne kadar zaman geçerse, o büyük günün yaklaştığına o kadar inanır.
Bir yıl mı geçmiş?
Ne yapalım dersiniz, hazırlanması en az bir yıl sürerdi zaten.
İki yıl mı geçmiş?
Gelmesinin eli kulağındadır."