Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Duvar Saati, Dünyanın belki de en güzel iltifatı
Çinliler saatin kaç olduğunu kedilerin gözlerinden anlarlar. Bir gün misyonerin biri Nankin dolaylarında gezinirken saatini yanına almadığını fark eder ve küçük bir oğlan çocuğuna saatin kaç olduğunu sorar. Gök İmparatorluğunun çocuğu önce tereddüt eder; sonra fikrinden cayarak cevap verir: ''birazdan söylerim''. Kısa bir süre sonra kollarında kocaman bir kediyle geri döner ve kediye bakarak, hani derler ya gözlerinin içine bakarak duraksamadan: ''tam öğlen olmadı daha'', der kendinden emin. Doğruydu söylediği. Ben de, cinsinin övünç kaynağı, yüreğimin onuru, ruhumun hoş kokusu, adını hak eden bir kedi kadar güzel Feline'e doğru eğildiğimde, ister gece, ister gündüz olsun, ışıklar ya da alaca karanlıklar içinde, her zaman açıkça görürüm saati onun tapılası gözlerinin derinliğinde, hep aynı saatti, geniş, görkemli, uzay kadar büyük, dakikaları, saniyeleri olmayan, kımıltısız bir saati, duvar saatlerinde yer almayan, yine de bir iç çekiş kadar hafif, bir göz atış kadar hızlı. Gözlerim bu muhteşem kadranın üstündeyken, bir kendini bilmez gelip beni rahatsız etse, birkaç hoşgörüsüz ve ahlaksız cin, beklenmedik birkaç aksi şeytan gelip bana: ''bu kadar dikkatli orada neye bakıyorsun? Bu yaratığın gözlerinde ne arıyorsun? Orada saati görüyor musun, vaktini boşa harcayan haylaz ölümlü?'' Deseler, ben de duraksamadan ''evet, saati görüyorum; sonsuzluğu gösteriyor'', derdim. Gerçekten hak edilmiş, sizin kadar abartılı bir şiir bu, öyle değil mi, hanımefendi? Aslında bu cüretkar iltifatları nakış gibi işlerken öylesine haz aldım ki, karşılığında hiçbir şey istemeyeceğim sizden.
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.