Günümüzde Batılıların bekâretle tuhaf, çelişkili bir ilişkisi vardır. Bir taraftan bekârete çok önem verilmesinin “Ortaçag’a özgü“ ve cinsiyet ayrımcılığı olduğunu söyleyerek şikâyet ederken diğer taraftan da hâlâ bekâretin saflık, özdenetim ve saygınlık gibi istenen özellikleri tamamladığım inandığımızı gösteririz. Birçok açıdan bedenimizle kurduğumuz ilişki de böyle çelişkilidir. Bir yandan “bedenimiz tapınağımızdır” deriz, öte yandan bu “tapınakların” sahibi tarafından uygun görüldüğü gibi süslenebilecek (dövme yaptırılabilir, orası burası delinebilir, vücut geliştime sporlarıyla, estetik ameliyatla, korseyle ya da elinizde ne varsa onunla şekli değiştirilebilir) özel mülkiyetler olduguna inanırız. Bu durumda, himenin ameliyatla yenilenmesi fikrini kabullenmekte zorlanmamıza pek de şaşırmamak gerekir.