Köse Kadı’da yeni bir üslupla karşılaşmanın verdiği heyecan ve hikâyenin mükemmel bir şekilde sarıp sarmalaması vardı. Devam kitabı olan Uçtaki Adam’da ise tanıdığımız kişilerin hayatlarını dinliyormuşuz gibi oldu. Çok samimi ilerledi ve çok da üzdü beni. Bana göre yine bitmemesi gereken bir yerde bitti ama yazarın takdiri böyleymiş. -_- Ben bu işe emek verip; ince ince araştırıp, çalıştığı için ayrıca minnettarım kendisine. Macaristan sınırlarında koşarken Bab-ı Ali’de dönen entrikalara yetişmeye çalışan bir yiğitlikler abidesi sayıyorum bu kitabı.