Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

199 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Roman içinde sizin de olduğunuz âşinâ zaman ve mekânda geçiyorsa eğer, gene aynı dönemlerin siyah beyaz filmlerini nasıl seyrederseniz, işte öylece okuyorsunuz: Yâni hikayeden çok arkadaki şehir dekorunun, biraz da belgesel tadında, keyfini sürerek; 70’li yılların İstanbul’u, Boğaz… Romanın sessiz, şiirsel ve eşsiz fon müziği… Kitabın başında “Anlatacağımız öykü 1975 Türkiye’sinin İstanbul’unda geçer. Şimdilerde moda olan bir terimle az gelişmiş bir toplumdur 1975 Türkiye’si. Az gelişmişlik kendine özgü bir varoluş biçimidir ki ulusal renge karışır ve yaşamın her kertesinde kendini duyurur. Yürümekten giyinip kuşanmaya, alışveriş etmekten sevişmeye, sanattan bilime, hukuktan politikaya dek her alanda onu başka bir yüzle görürsünüz.” diye başlayan uzunca bir “az gelişmişlik açıklaması” var. Bugünle kıyaslanınca, 40 yılı geçmiş, tabiatiyle bazı farklar olacak… gelgelelim temelde kunt, değişmez bir asıl çekirdeğin yaşını hiç göstermeyen “az gelişmiş” parlaklığıyla bir yıldız gibi dâimî ışıltılarıyla(!) hâlâ ensemizde boza pişirdiğini de görmezden gelmek olmaz. Hâsılı, eski hamam, eski tas. Sade, akıcı… Oktay Rifat şiir gibi yazmış. Şiir deyince ilk hatırıma gelen de: Kadeh Burası dalyan kahvesi Ortalık süt mavisi Apostol bu ne biçim meyhane Tabağımda bir bulut Kadehimde gökyüzü Oktay Rifat Horozcu
Bir Kadının Penceresinden
Bir Kadının PenceresindenOktay Rifat · Yapı Kredi Yayınları · 2019718 okunma
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.