Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Sözcükler zamanın denizinde seyir eden ve her limana uğrayan gemilere benzer. Onları neyle doldurduğunuza iyi dikkat edin, çünkü rotalarında giderken yüklerini sizin kapınızın önüne de bırakabilir." Kelimeler hikmet dolu insanların dillerinden düştü mü ne kadar da çok anlama geliyor,  zor görünen kördüğümleri nasıl çözebiliyor öyle. Kitabı bitireli birkaç gün oldu ama altı çizili satırlarıma tekrar tekrar dönüp okuma ihtiyacı hissettim.Ve okurken aklıma hep şu söz geldi: "İlim bir noktaydı, cahiller onu çoğalttı." Anlatılan "noktalar" oldukça dolu,  insanı aklen ve kalben tatmin edici. Kitap, Nuh Tufanı'nın anılarını canlı tutabilmek için inşa edilen Gemi Ev' de bir araya gelen Mirdad ve arkadaşlarının dialoglarını işliyor. Mirdad yanındakilere öğütler verirken bizler de görünmeyen 9.bir kişi olup sessizce olanları izliyoruz. Peki Mirdad kim ? Bu sorunun cevabı #26269110 incelemesinde çok yetkin bir şekilde anlatılmış. Zira farklı şekilde düşünülmesi kafa karışıklığına ve sıkıntılı görüşlere sebep olabilir. Gerçi kendisi "En katlanılmaz sıkıntı, herhangi bir şeyi sıkıntı saymaktır." diyor. Anlayacağınız üzere onun herşeye hikmetli bir cevabı var. "Yaşam bir toplayıcı, ölüm ise dağıtıcıdır. Yaşam herşeyi bir arada tutucu, ölüm ise bağları çözücüdür. Ve bundan insan, yani ikici (dualist) olan insan, ikisi arasında asılı kalmıştır. Çünkü sadece dağıtarak toplayabilir. Ve çözerek bağlayabilir." Hayatımız boyunca dostlarımızı, mesleğimizi, ailemizi, çeşitli mal ve mülkleri 'toplarken' , ölüm ve ölüm siddetindeki bazı hadiseler bizi bu bağlardan teker teker koparıyor. Bağlılığımızın şiddeti nisbetinde acı çekiyoruz. Eninde sonunda yüzleşmek zorunda olduğumuz bir konu bu. Peki bu ikililiği nasıl çözeceğiz? Jainistler gibi sıfır dünyalık yükle kendimizi tapınaklara kapatarak mı, yoksa bazı şeyleri yok sayarak günümüzden maksimum huzuru sağlamaya çalışarak mı? Doğamız gereği düzensizliğe, rahatlığa doğru bir eğilimimiz olduğundan, bu konuda ters yönde birşeyler yapabilmek için enerji sarfetmek zorundayız. İşte kitabımız cennette ruhuna ilk ikilem giren, iyi-kötü, doğru-yanlış arasında kalan ve  bu ikilemini tedavi edebilmesi  için dünya adlı eğitim yuvasına gönderilen insanoğlunun ; yaşam rehberi, dünya kullanım klavuzu niteliğinde. Bu tip kitaplara ezoterik öğreti dendiğini de öğrenmiş oldum. İçerik şu tanıma tamamen uygun: "Ezoterik öğretiler aklın, bilimsel bilginin ve imanın, sezginin ,yani madde ve mananın birbirini tamamladığı kanısındadır.Tıpkı gölgenin ışığı tamamladığı gibi " Kitapta yazılan herşey çok anlamlı. Ama bitirip kapağını kapattığımda, kendime şu soruyu sordum: "Mevcut  hayat şartlarımda bu söylenenleri nasıl yapacağım?" Pratik hayata geçirilmediği sürece her zaman ki gibi etkileyip sonra sönen doğu öğretilerinden biri olarak kalacak çünkü. Kitapta işlenen bir konu var ki hayatıma resmen yeni bir kavram girmiş oldu: Gölgelerimiz. Onlar üzerine biraz düşünüp kendime çıkarımlar yapmak istedim. Benlik  bir yanılsama. Yaratıcı'nın sonsuzluğunu anlayabilmek için çekilen bir çizgi gibi veya O'nu yansıtan bir ayna. Gerçek anlamına ayna olamayan benliğin izdüşümleri ise gölgelerimiz. Hırslarımız, öfkelerimiz, içten pazarlıklarımız, üzerini kat kat örttüğümüz gizli saklı duygularımız... Ya da en güzel tanımıyla " Suçluyu, sorumluyu kendi dışında arayıp onu işaret parmağıyla gösterirken, diğer 3 parmağın kendimizde gösterdiği noktalar " gölgelerimiz. Bu duygular yok mu edilmeli yoksa ehil hale mi getirilmeli ? Peki bu nasıl olacak? Kitaptaki bazı terimleri araştırırken karşıma çıkan hep Jung ve İbn Arabi'nin sözleri oldu. Gölge kavramı ilk defa Jung tarafından psikolojiye girmiş. İlk fırsatta okumalarıma bu yönde devam ederek hem psikolojide hem de tasavvufta bu konuların nasil işlendiğini öğrenmeyi planlıyorum. İncelememi bitirirken bu aralar gitgide daha fazla anlam yüklediğim "Ya tahammül ya sefer " cümlesi üzerine bu kitabın kattıklarını ifade etmek istiyorum. Ya tahammül ederek, birbirimizin gölgelerine çarparak hayatta kalma methotları geliştirip, hayatı zorlaştıran şeylerin gölgelerimiz olduğu farkederek kendimizi eğitecegiz. Birbirimize değer verip, daha iyiye ve güzele ulaşma adına fedakarlıklar yapıp 'dağılarak toparlanacağız'. Ya da sefere çıkacağız. Kötüye gittiğimizi hissettiğimiz, kendimiz olmayı sürdüremeğimiz ortamlardan uzaklaşarak, hayata dair riskler alıp yükümüzü azaltarak, sevgi ve anlayış tohumlarını çimlendirebileceğimiz ortamlarda nefes alarak... Yani 'çözerek bağlayacağız.' Böylece benliğimizi ikilemlerden kurtarmaya çalışacağız. Mirdad, zamanın bir hafızası olduğunu ve kaçtığımız herşeyin bir şekilde bizi bulacağını, o yüzden sevmediğimiz bir komşumuz ziyarete geldiğinde bile ona çok iyi davranarak daha az karşılaşma ihtimalinin ancak sağlanacağını ve bu şekilde zamana karşı borçlu kalmayacağımızı ifade ediyor. Hayatımızda karşılaştığımız her insanı ve durumu  özel bilip, zamana  borcumuzu en aza indirebilmeye çalışmak... Çok uzattım. Şu hadisi söylemek yeterli olacaktı aslında. Ne de olsa az sözle çok şey ifade etmek hikmet sahibi insanlara özgü: "“Gemini bir kere daha elden geçirerek yenile, çünkü deniz çok derin. Azığını tastamam al, şüphesiz yolculuk pek uzun. Sırtındaki yükünü hafif tut, çünkü tırmanacağın yokuş sarp mı sarp. Amelinde ihlaslı ol, zira her şeyi görüp gözeten ve hakkıyla değerlendiren Rabb’in senin yapıp ettiklerinden de haberdârdır.” Kitap neredeyse bu hadisin hikayeleştirilmesi gibi . Kitabı ben de tavsiye edilen Arıtan Yayınları' ndan okudum. Buna rağmen arada anlam olarak düşük gelen cümleler vardı. Başka yayınlardan okuyarak riske girmeyin derim. Arıtan yayınlarının da basımı tükendiğinden uzun araştırmalarım sonucu bir sahafta bulabildim .Denk gelirseniz kaçırmayın :) Okuduğunuz için teşekkür ederim. :) Sevgiler...
Mirdad'ın Kitabı
Mirdad'ın KitabıMikhail Naimy · Butik Yayıncılık · 2008290 okunma
··
425 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
lazcuk okurunun profil resmi
Ya tahammül, Ya sefer 😊 Günümüz insanına son derece uygun bir mesaj olmuş, teşekkürler
Icetree okurunun profil resmi
Bana ait bir mesaj değil ama çok haklısınız ,günümüz ruh haline çok uygun bir kavram. Teşekkür ederim okuduğunuz için :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.