Cömertliği dillere destan olan Hatim-
i Tai’ye derler ki:
- Kendinden daha cömert birini
gördün mü?
- Evet gördüm.
- Kimmiş o?
- Yetim bir gence misafir olmuştum.
Bana bir koyun kesip ikram etti.
Koyunun bir yeri çok hoşuma gitti.
Yemin ederek (burası çok
lezzetliymiş) dedim. Genç, dışarı
çıktı. On koyunu varmış. Birisini daha
önce kesmişti. Dokuzunu da şimdi
kesmiş. Benim sevdiğim kısımları
pişirip önüme getirdi. Ben olanların
farkında değildim. Giderken kapının
önündeki kanları görünce sitemle
sordum:
- On koyunun onu da kesilir mi?
- Sübhanallah bunda şaşılacak ne
var? Bir şey sizin hoşunuza gitmiş.
Bunu yapmak da benim gücüm
dahilindedir. Bunu sizden
esirgemem hiç uygun olur mu?
Bunu dinleyen arkadaşları tekrar
sorarlar:
- Yetim gencin ikramına karşılık siz
de ona bir şey verdiniz mi?
Hatim-i Tai der ki:
- Verdim ama pek mühim sayılmaz.
- Ne verdiniz?
- Üç yüz deve ile beş yüz koyun.
- O halde sen ondan daha cömertsin.
- Hayır o genç benden daha
cömerttir. Zira o malının tamamını
verdi. Ben ise malımın çok azını
verdim. Bir fakirin, yarım ekmeğinin
tamamını misafire vermesi mi
mühimdir, yoksa bir zenginin
sürüsünden bir deveyi misafirine
ikram etmesi mi?