Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

187 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
BU İNCELEME PEK ÇOK KİŞİ İÇİN BİR ŞEYLER İFADE ETSE DE EN ÇOK MERAKLISI İÇİNDİR, OKUYAN İÇİN DE MERAKA SEBEP OLABİLİR ! TARIK TUFAN, TARIK AĞABEY Kraliçenin Pireleri. Tarık abiyle tanışma kitabım, hem okur olarak hem de bizzat yazarla tanışma hikayemi paylaşmak istiyorum. Tarık Tufan’ı ilk olarak “Meksika Sınırı” isimli tv programında gördüm ve bir daha peşini bırakmadım. 2007 yılının eylül ayıydı sanırım, İsmail Kılıçarslan ve Selahattin Yusuf ile birlikte yaptıkları bu programa tesadüfen rastladığımda, henüz ilk bölümlerden biriydi. 2 sene sürdü bu program, en çok kitapların konuşulduğu, müziğe , sinemaya, sanata ve hayata dair pek çok meseleye yer verilen , adeta çölde bir vahaydı. 1 sene kadar her hafta Cuma akşamları keyifle , öğrenerek, doyamayarak izledim. 1 yılın sonunda 2008 yılının eylül ayında artık tanışayım şu adamla dedim:) Yazar tarafını biraz ihmalden biraz fark etmeden ıskalamıştım. Hem bir kitabını alayım okuyayım hem de bu vesileyle kendisiyle de tanışayım dedim. Böylece bir ramazan günüydü , yola düştüm. Kitapçılara baktım ve sadece bu kitabını bulabildim. Kraliçenin Pireleri. Tanıştıktan kısa bir süre sonra not aldığım hikayeyi de aktarayım, yaklaşık 10 yıl önce yani. O ramazan 30 gün boyunca iftar programı yapıyordu son olarak, sonraki senelerde devamı gelmedi. Şöyle, EYLÜL 2008, BİR RAMAZAN GÜNÜ İftar çadırı, İstanbul-Mecidiyeköy, şehir ve iftar programı. 2 saat önceden kuyruğa girip beklemeye başladım. Biraz halkımızla muhabbet, biraz kraliçenin pirelerini okuyarak geçen zaman. Nihayet ezana 5 dakika kala içeri girebildim. Yemeğimi aldım, ezan okunmasıyla birlikte program bitip iftara geçiliyor. Hem yiyorum hem de Tarık abiyi göz hapsinde tutuyorum. Yirmi metre kadar ilerde konuklarıyla oturuyor. Birden masadan kalktığını görüyorum, benim yemeğim bitmedi henüz ama orucu açtım bu kadarla da idare edebilirim. Kalkıp gidiyorum yanına doğru , bu sırada arka tarafta kulis gibi bir yere giriyor. Peşinden dalıyorum içeri. 10 metrekare kadar bir yer, bir koltuk ve neon lambalı bir ayna olan küçük bir yer. Lafa giriyorum. “merhaba” “merhaba” “ben size kitap imzalatmaya geldim” “ne kitabı?” “sizin kitabınız” “ha evet tamam otur şöyle” “kalemin var mı?” “var abi” “ver bakalım” “abi diğer kitaplarınızı bulamadım” “nereye baktın?” “d&r falan” “oralarda olmayabilir, istersen fuar var yakında ordan bakarsın” “sağol abi biliyorum fuarı evet gitmek istiyorum” Biraz sonra güvenlik görevilisi gibi bir adam içeri giriyor. “Tarık abi bir de fotoğraf çektirsek” “olur tabi” İçeri giren adama telefonu veriyorum, abi çeker misin?” (daha selfie çılgınlığından eser yok o vakitler) Biraz daha sohbet ettikten sonra çıkışa doğru ilerliyoruz. “Osman nasıl gideceksin eve, nerde ev?” “Bahçelievlerde abi, metrobüsle.” “bizim ekipten bir araba o tarafa geçiyor bıraksınlar seni” “abi hiç gerek yok sağol” “olmaz bırakırlar seni” “peki” Arabayı kullanan adama sesleniyor, “abi kardeşimizi de uygun bir yerde bırakın eve yakın.” “olur Tarık” “Osman görüşürüz kardeşim” “abi çok sağol eyvallah” Bazı adamları abi,arkadaş,dost olarak yakın bulur ve seversiniz. Yazar olması da şart değil tabi ki.Birkaç kere daha yüz yüze geldik sonra, mail ve telefonla da günümüze kadar devam eden bir muhabbet. Sonra o güne kadar yayınlanmış diğer 3 kitabını da alıp okudum kısa süre içinde. Daha sonra 3 kitap daha yazdı. Kekeme Çocuklar Korosu kitabıyla ilgili bir inceleme yazmıştım burada. Gelelim bu kitaba, Kraliçenin Pireleri(2002) Bir deneme kitabı. Bir hüzün kitabı bu. Kısa yazılardan oluşan. İlk yazının başlığı, “Tüketilmiş yaşamlar ya da yeniden”, “Bir sabah uyandığınızda Gregor Samsa’dan daha talihli olmayabilirsiniz.” "Bir sabah uyandığınızda Tanrısını yitirmiş bir kentte yayılan şeytan uğultuları, kulaklarınızı patlatırcasına dolar şirket odalarınıza. Son ayet, hesap tablolarının ve istatistiklerin arasında kaybolmuştur. Söylenecek son duaların unutkanlığı yakar vücudunuzu.Terleten bir titreyişi engelleyemez fiyakalı takım elbiseleriniz. Emeğini çaldığınız bir genç kızın sefer tası ateşiniz olur.” “Şimdi her şey yeniden başlayacak baylar!Yarın sabah olduğunda hayat adına dirençli bir sözcük söyleyeceğiz. Yeniden!Yeniden!Yeniden! Ve Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır!” Kitaba ismini veren deneme yazısı, kısaca filozof Descartes ile ilgili, kısaca filozofun kraliçe karşısındaki (ya da "kadın" diyelim) çaresizliğini anlatıyor. Neler neler anlatıyor daha. Eski İstanbulu,çocukluk izlerini, kenarda köşede kalmış adamları,ötekileştirilenleri,aşkı, hayatı, ölümü, daha pek çok şeyi anlatıyor. ” Aşksız Kadınlar Coğrafyası”diye bir yazı mesela. Bunu çok iyi de seslendirmişler, dinleyebilirsiniz. youtube.com/watch?v=tv6dTkt... “Üç numaralı saçlar” diye bir yazı mesela. Üç numaralı saçlara mahkum çocukların öfkesi. “Bir yalana sığınmak” yazısı sonra mesela, daha pek çok yazı var ama bu yazıdan alıntıyla noktalayalım. “İyi giyimli,hırslı olduğu her halinden belli adamların, elini sıkarken yüzüne bile bakmadığı halde, seni önemsediğini söylediğinde inanmaktan başka çaren olmadığını hissedip, her sözünün ardından onayladığını belli eden kafa sallamalarına devam etmen gerekir.” “Sonradan görme bir grup mübarek! Ağaların holdinglerinde, taşralı bir kompleksin kıllı avuçlarında acı çeken gençlerin yapabileceği tek şey gösterişli bir yalanın gözlerinin içine bakıp dalmak öylece” “Kimileri asla yaşanılabilir olmayan bir hayatı, tanrı gibi konuşarak insanların kutsalı haline dönüştürürken, kimileri de kendi orospu uzlaşmalarını hayatın zorunlulukları arasında sayıyor.” “Deli gibi sevdiğin bir kıza, hayat boyu onunla birlikte yaşama isteğini makul gösterebilecek bir sürü fıkhi,siyasi,sosyal gerekçeler arama toplantısı düzenlerken, vücudunun her bir parçasını paramparça edebilecek bir bağırışla ‘seni seviyorum,hepsi bu!’ diyememenin acısını yaşarsın. Bir yalanın ortasında topluca bekleşip duran bir sürü insan,aşkı bile sosyal gerçekliklerle tanımlamaya uğraşırken sen bir bakışta aşık olmanın toplumsal realitesini arama aptallığına düşersin”
Kraliçenin Pireleri
Kraliçenin PireleriTarık Tufan · Profil Yayıncılık · 20163,358 okunma
··
414 görüntüleme
Hatice okurunun profil resmi
Çok samimi inceleme idi...yine yeni yeniden Tarık Tufan ..mı okusam acep dedirdi :) Tanışma hikayeniz de komşu çatlatan cinsten :))
Osman Y. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, kıymetini biliyoruz değil mi bu adamın:) Tarık Tufan sevenler derneği genel başkanı olarak sizi de başkan yardımcılığına getiriyorum, yeni göreviniz hayırlı olsun:)
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Vildan Yılmaz okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık, çok güzel bir incelemeydi. Tarık Tufan'ın kalemi beni her zaman etkilemiştir, özellikle çocukluk ve gençlik anılarındaki mahalle kavramı. Okurken hep tanışsak "Tarık Bey" değil de "Tarık Abi" denir bu adama derdim, öyleymiş gerçekten. Bana da bir gün tanışmak nasip olur inşallah...
Osman Y. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Gerçekten bir kere okuyan artık hep okumak ister :) Aramızdaki abilerden, böyle adamlara ihtiyaç var.
Bu yorum görüntülenemiyor
Türkan Şen okurunun profil resmi
Müthiş. Keşke ben de tanışabilsem. Bütün kitaplarını okudum. Çok duygusal, direkt beyninizde düşüncelere hitap ediyor. Profilimde okuduğum kitapları var. 😊 Şu an Kraliçenin Pirelerini okuyorum. Hatta bir alıntı paylaştım.
Osman Y. okurunun profil resmi
Tanışırsınız inşallah , sağolun.
Osman Y. okurunun profil resmi
Farklı bir yeri var benim için, böyleyken böyle işte. Tanımak isteyenler için bu kitap da iyi bir başlangıç olabilir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.