İnsanın, insansız yaşayamaması ama insana da kesinlikle katlanamaması ne ilginç paradokstur. Tarih bunun gibi binlerce katliamla, insanın insana kırdırıldığı felaketlerle doludur. Sözümona "insanlığın yararına" olan bu facialar, her millette ve her dönemde dil, din ve ırk ayırt etmeksizin yaşandı. Struma: Nazilerden kaçan 769 Yahudi'nin Filistin'e gitmek üzere bindiği, bir umut gemisiydi. Sürekli bozulan motoruyla İstanbul'un ışıklarını görecek kadar yakına geldi, motorunu tamir ettirip yoluna devam etmeyi amaçlarken karantinaya alındı. 769 can Türk kara sularında hastalığa, açlığa, susuzluğa aylarca direnmişken; atılan torpille sulara gömüldü. '80 darbesinin acılarına daha aşinayız, ailelerimizden dinledik, okuduk, izledik. Yakalanan Erdal'a adının Sait olduğu ve Sait'in yaptığı eylemler günlerce süren (bizim kuşağın 5 saniye dayanamayacağı) türlü işkencelerle kabul ettirmeye çalışılmış. Okurken mideme çiviler batıran bu olayların gerçek olmasından çok hâlâ bir yerlerde benzer felaketlerin yaşanıyor olması yaralıyor beni. Hakan Akdoğan, Struma felaketiyle '80 darbesinde yaşanan korkunç olayları bir öyküye sararak anlattığı bu kitabıyla ikinci kez beni kendisine hayran bıraktı. Her okurun sevebileceği bir tarzda olmayabilir ama benim tavsiyelerimden memnun kaldıysanız kesinlikle okuyun derim. =)