Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

264 syf.
9/10 puan verdi
Hayatını, Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’ni “Tanıyıncaya Kadar” ve “Tanıdıktan Sonra” diye iki ana bölüme ayıran Necip Fazıl, Efendisine doğru kendisini cezbeden hâdiseleri de mânâlandırdığı otobiyografik eseri “O Ve Ben”i 1975’de şöyle takdim etmiştir: “Bu eser, dünyaya gelişimden bugüne kadar en hususî renkleri, çizgileri ve sesleriyle hayatımın hikâyesi ve asıl O’nu tanıdıktan sonra mânasını anlamaya başladığım vücut hikmetinin bende tecelli eden yakıcı ifadesidir. Bu bakımdan, kendilerini görünceye kadar malik olabildiğim birbuçuk esere nisbetle bugün 60 cildi aşan ve hepsini birden o nura borçlu bildiğim eserler arasında, şimdikini, baş köşeye oturtulması lâzım ve en mahrem iç ve dış iklimlere doğru bir belirtiş olarak takdim ederim.” Hayatında hep bir arayış içinde olan Necip Fazıl, nihayet aradığını bulduracak kişinin huzuruna doğru gidiyor. Bir vapur gezintisinde başlayan yolculuk, Beyoğlu'ndaki Ağa Camii'nde Abdülhakim Arvasi Hazretleri'nin yanına varıyor. Yıllardır bunun çilesini çekmiş ve nihayet bulmuştu. Necip Fazıl'ı şimdi de 'ne yapacağı' telaşı sarıyor. Hayatı boyunca hep telaşlı bir insandır aslında, dertlidir. Bir insanın hayatını bir uçtan diğer uca çevirmesi oldukça zor olsa gerek. Necip Fazıl da bu düşünce girdabının içinde en nihayetinde 'benim güzel efendim' diye bahsettiği, bizim Necip Fazıl'ı bu halde tanımamıza vesile olan Abdülhakim Arvasi'yle tanışıyor. Necip Fazıl, Abdülhakim Arvasi'ye duyduğu hayranlığı anlatıyor. Sokrat ın yaptığı gibi, insanları eteklerinden çekip: - Hey, Nereye?.. Diye haykırmak ve: - Her şey yanlış; her şey yeni baştan ele alınmaya ve inşa edilmeye muhtaç!.. Bizim dışarıda aradığımız güneş, cebimizde kayıp... Bendeki her kıymet onun , her suç nefsimin... Okyanuslar gibi dalgalanan çamur nefsimi yüksük yüksük süzmeye memurdum. Şeriat falakasına yatırmadan nefsi, hiç bir oluşa yol yok... Kitabın bir bölümünde Peygamber efendimiz (s.a.v) 'in neden Yâ ( M......!) yazdığını anlatıyor. İşte size ismi hakkında bilgi: Varlığın Tâcına dair, Zonguldak 'ta yazdığım yazı şöyle başlıyor : _Yâ (M....! ) Noktalı yerde O'nun ismi, hâs ismi... Mukaddes hâs isim... Yâni mukaddes isme, nidâ siygasiyle hitap ediyordum. <<- Onu çıkar oradan, buyurdular; Allah Resûlüne, hâs ismiyle ve nida siygasiyle hitap olunmaz.>> - Niçin efendim? <<- Hayâ meselesi !.. Allah bile Kûr'ânında, Sevgilisine, hâs ismiyle nidâ ederek hitap etmesi.>> Büyük sır karşısında yandım, kül oldum. Bizzat Allah'ın haya gösterdiği sır... - Kur'ânın hiçbir yerinde böyle bir yok mu? Kısa ve sert << - Hiçbir yerinde!..>> Gerçekten << de ki>> mânası << gûl >> kelimesiyle başlayan bir çok âyette, bu hitaptan sonra isim gelmediği, gözümün önünde geciverdi. Buna karşılık, birçok tefsircinin << de ki yâ M.......!>> diye kullandıkları klişelerdeki kabalık içimi burkuttu. O ve Ben Necip Fazıl'ın iç dünyasının sıkıntılı halden, huzura kavuşma halini adım adım anlatıyor bizlere. İlk defa otobiyografik bir kitap okudum. Sıkıcı değildi. Aksine akıcı ve anlaşılır şekilde anlatılmıştır. Necip Fazıl 'ı tanımak isteyenler bu kitabın dan başlayabilir. Hayatı hakkında bir çok bilgi barındırmaktadır.
O ve Ben
O ve BenNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20218,3bin okunma
··
299 görüntüleme
Tuba Okur Karatop okurunun profil resmi
Çöle inen nur'u okuduğum zaman garipsemistim once.. M... yaziyordu..sonradan okudugum bi yerde Necip Fazıl' ın; "Benim kirli dudaklarım O'nun ismini soylemeye layik degil" dediğini okumuştum. Kaleminize saglik :)
L Büşra A. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim,Tuba Hanım bende Çöle İnen Nur kitabın okumuştum sizin dedğiniz gibi garipsemiştim... Necip Fazıl' ın; "Benim kirli dudaklarım onun ismini soylemeye layik degil" dediği gibi...:)
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.