Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
10/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
İnceleme accık spoiler içerebilir. Merhaba 1K Ailesi. Bir incelemeyle daha karşınızdayız. Ve usta yazar Aziz Nesin'i okuduk bu günlerde. Nereden baksanız 10 yıldan fazla süredir Aziz Nesin okumadım. En son ilkokulda okumuştum. Ben de Çocuktum adlı kitabıydı. Hiç unutmam, okurken ne de çok gülmüştüm. Aradan geçen bunca yıl daha hevesle okumama sebep oldu aslında. Daha bi merak ettim. Acaba küçükken okuduğum kitap gibi mi hâlâ dedim. Bakalım öyle mi? Hadi incelemeye başlayalım. Kitabımız bir öykü kitabı. 24 adet birbirinden güzel, sağlam öyküler. Nasıl sağlam olmasın ki, kalem sağlam bi kere! 24 öyküyü tek tek anlatmayalım ama 4- 5 öyküyü şöyle üstten bi anlatalım. Kalan 19'unu da okuyanlar görsün. :) İlk öykü, Kazan Töreni. Kazanın töreni mi olurmuş dediğinizi duyar gibiyim. Ben de öyle dedim ilk. Kazanın töreni mi olur? Olurmuş. Adaşım burda diyor ki, ülkemizde eften püften şeylerin bile törenleri yapılıyor. En önemli konular, detaylar göz ardı edilirken; en küçük şeyler için tören düzenleniyor diyor bize. Bu öyküde bir kazanın açılışı var. Ama kim takar kazanı. Herkes törene gidip bir şeyler yemek derdinde. Kazan mazan bahane! Gerçekten de öyle değil mi? Nesin burda insanımızın törene gitmeyen, gitse bile çıkarları uğruna gittiğini anlatıyor. Ne de güzel anlatıyor. Bir diğer öykümüz Kedi Neden Kaçtı? Başlarken dedim ki kendime Aziz Baba kediyi bile öykü yapmış. Ama ne yapmış! Bir adam yanından hızla geçen bir kedi görüyor. Ve kedinin neden evden kaçtığını bir flashback gibi geriye dönüp anlatıyor bize. Bir müsteşar var. Morali bozuk. Nasıl rahatlayacağını düşünüp duruyor. Adamlarını çağırıyor. Deyim yerindeyse hatalarını arıyor bir bir. Rahatlayacak ya güya, azarlaması lazım tabi. Adamların hiçbir açığı yok ama kendisi bir açık yaratıp adamları fırcalamayı iyi biliyor. Müsteşarımız rahatladıktan sonra çıkıyor işten. Dönüşte tramvaya biniyor. Tramvayda bir biletçiyle karşılaşıyor. Ama tramvay ağzına kadar dolu. Parayı inerken veririm diye üsteliyor ama biletçi şimdi vereceksin diye diretiyor. Küçük bir gerginlikten sonra biletçi morali bozuk bir şekilde eve dönüyor. Onu gülerek karşılayan karısına "utanmıyor musun kocana gülmeye?" deyip basıyor dayağı. Bunları gören kedi de kaçıyor evden. Nerden nereye de mi? Müsteşarın morali bozuk olmasa ne yanındaki çalışanlar fırça yiyecek, ne biletçi ile tartışacak, ne biletçinin karısı dayak yiyecek ne de kedi evden gidecek. Işte bizim insanımız! Zaten Aziz Baba hikayenin içindeki şu cümlelere özetliyor her şeyi: "Her ne olursa olsun insanlar rahatlamak zorundadır" ve "Her şeyin, her işin bir nedeni vardır." Geçelim 3. öykümüze. Hem Çal Hem Oyna! Bir adam elinde megafon bas bas bağırır. Tiyatroya gelin diye. Ama millet gitmez çünkü Milli Cemaat Partisi'nin lideri konuşma yapacaktır. Uygun yer bulamayınca konuşmayı lokantada yapar. Kısa bir konuşmadan sonra cemaat döner ve "Birazdan benim ses kayıtlarımın olduğu plakları dinleyeceksiniz" der. Plaklar takılır. 1 2 plak iyi birkaç vaatle, güzel sözle iyi gitse de ardından oynak parçalar girer. Yaşlısından gencine herkes halaya tutuşur. Parti lideri plağı değiştirtse de kimse dinlemez onu. İlle o plak. Herkes halaya kaldığı yerden devam eder. Halay sonunda lider "görüyorsunuz sırf biz iktidar olmayalım diye plaklara oyun havaları eklemişler. Böyle demokrasi olmaz" der. Ama gelin görün ki halkın çoğu o partiye oy verir ve ekler: "Düğün dernek canım, bir çengisi eğsükdü." Gelelim 4. öykümüze. "Verem Olmak Lazım." Bu öyküde yeni evli bir adam önlerindeki kış için kömür almak ister. Daha önce almamıştır. Tanıdıklarına sorar nasıl alırım diye. Herkes kömür alamazsın diyip durur. Sinirlenir. Nasıl alamam diye. Gider muhtara. Ben yeni taşındım buraya, yeni evlendim kömür almam lazım. Kömür almak için şöyle şöyle belgeler getirmen lazim diyor muhtar. Daha sonra bir memurun yanına gidip soruyor. Yalnız memur kömürün sadece romatizma hastalarına verileceğini söylüyor. Adam kaynanasının romatizma raporunu getiriyor. Ama memur diyor ki artık romatizmalı değil veremli hastalara kömür veriyoruz der. Sinirlenen adam "verem olsak bile derler ki ölümlere kömür veriyoruz. Ölüyü yıkamak için suyu kaynatmaya veriyoruz diyecekler" diyip kömür almıyor. Bu öyküde bir şeyden faydalanmak için binbir cefa çektiğimizi ama yine de ona ulaşamadığımızı, ulaşmamızı istemediklerini, bizi oyaladıklarını görüyoruz. Veee son öykümüz. "Zamanın Değeri". Abidin diye bir adam, Karaköy'e gidecek vapuru kaçırmaması lazım. 37 dk var. Nasil acele ediyor görmeniz lazım. Ama şans bu ya acelesi var diye onu durdurmayan kalmıyor. En sonunda bi de yanlış vapura binmez mi? Koşup ter içinde kaldığına mı yansın, yediği küfürlere mi ? Zaten hep öyle olmaz mı? Ne zaman acele işimiz çıksa hep birileri engel olur. Velhasıl kelam Aziz Baba bizi, bizim insanımızın özelliklerini yeri gelmiş alayla, yeri gelmiş güldürüyle anlatmış bizlere. Ne de güzel anlatmış. Okuyun, okutun..!
Kazan Töreni
Kazan TöreniAziz Nesin · Nesin Yayınları · 2013474 okunma
··
20 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yamtar okurunun profil resmi
Bu kitabı geçen gün aldım mutlaka okuyacağım
Aziz Erdoğan okurunun profil resmi
Mutlaka okuyun hocam :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Yamtar okurunun profil resmi
Kitap bahsettiğiniz gibi harika hikayelerle dolu, emeğinize sağlık
Aziz Erdoğan okurunun profil resmi
Teşekkürler hocam :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.