Ibn Arabi şerr meselesini ele aldığında tamamen Pyrrhonik
(M.Ö. 4. yüzyılda yaşamış olan Pyrrho'nun tarzında) bir
mantık ve öznellik ve izafilik ile açıklarken bir "arif" değil,
bir "düşünürdü". Vahim olan ise -öznel bir bakış açısına indirgenmiş
olması itibariyle tatbiki olarak şerrin ortadan kaldırılması
ve aynı zamanda (niyet bu olsun ya da olmasın)
iyinin de sırtı sıvazlanarak ortadan kaldırılması neticede de
muhtevasından sevginin boşaltılarak güzelliğin de ortadan
kaldırılmasını beraberinde getirmiştir. Buna karşın îbn Arabi'nin
doktrini bunların gerçekliği ve zorunlu ilişkisi üzerinde
ısrarla durur. Sevgiyi belirleyen güzelliktir yoksa güzelliği
belirleyen sevgi değildir. Ve güzel olan sevdiğimiz (şey)
değil, sevdiğimiz için güzel olandır.