Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

95 syf.
9/10 puan verdi
~ Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. ~ Efsane bir giriş karşıladı beni. İçine dalacağım ızdırap ve melankoli denizinin habercisi.. Zaten kitabın girişinde de belirtilen yazarın hayatına ilişkin trajik noktalar, okurken yaşanılacak bunalımın ön gösterimi gibi. İncecik bir kitap elimdeki ve hemen bitirme havasına giremeyeceğim ilk izlenimimden anlaşılıyor. ''Lakin tek korkum; yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan...'' diyerek kimseye anlatılmaz dediği bu dertleri gölgesine anlatmaya başlıyor. Esrarengiz bir kadının büyüleyici tasviriyle masal okuyormuş hissine kapılıyorum. Tanıdığı, bildiği o ızdırap ve acı ile anlattığı olaylar karmaşık bir hal alıyor, gerçek miydi, zihninde mi canlandırmıştı karakter dahi bunun ayrımına varamazken, afyonuyla duman altı olup, zaman ve mekan kavramından uzaklaşıyorum. Doğumu itibariyle yazgısı elem içinde.. Onu büyüten, çok sevdiği halasının kızına aşık olmuş, sırf ona benzediği için.. Aşk ve nefret arasında ona hissettikleri; evlendiği ancak el sürmesine izin vermeyen kahpe diye anlattığı karısına.. Nefret duyduğu, saplantıya dönüşmüş aşkı onu tabuta benzettiği odasında yavaş yavaş öldürüyor. Ölüm korkusu sarıyor.. Ölmek değil de, hiçliğe gidemeyeceği, öldükten sonra ikinci bir hayata uyanmak endişesi sarıyor. Toprağın altında, bedeninin her zerresinin aşağılık insanların bedenlerine karışması korkutuyor. Zayıf olmanın, bu dünyaya ait olamamanın bedelini yaşamakla ödüyor.. ''Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya.'' diyor. Olay örgüsü, birbirine benzeyen kişiler ve mekanlar arasında değişiyor kitapta. Siyah saçlı, ince bitişik kaşlı kadın tasviri; baştaki esrarengiz genç kızın, annesinin ve karısının tasvirine benziyor. Sararmış sarıklı kambur sinir bozucu kahkaha ile gülen ihtiyar; esrarengiz kızın yanındaki ihtiyara, karısının onu aldattığı adama ve karısının babasına - halasının ölüsü başında kızı tarafından baştan çıkarıldığında iğrenç bir kahkahayla gülen eniştesine- benziyor. Mavi gündüz sefaları, ölümü tasvir eden mayıs böcekleri, bir salatalık gibi serinletici, hoş buruk tat, yanaklarının kasap dükkanında asılı etlerin renginde olması, sürekli tekrarlanıyor kitapta. Baştaki kadının, onu etkisine alan esrarengiz kadının evine gelmesini, karısının yaptıklarından pişmanlık duyarak kendisine gelmesini umarak hayalinde oluşturuyor belki de. Kitabın son sözünde Hidayet'in yakın dostu Bozorg Alevi'nin onunla ilgili notları da yazarı yakından tanımama vesile oldu. Yazarın hayatına baktığımda, hayata ve insanlara adapte olamamış bir ruh hali, hayatının son zamanlarına doğru umudunun kalmayışı ve kendine ölüm yolunu seçmesi kitapta anlatılan karakterle de paralellik gösteriyor. Dönemin İran'ındaki baskıcı siyasi rejim, Hidayet'in düşüncelerine vurulmuş gem gibi. Ya da son sözde Bozorg Alevi'nin de dediği gibi ''Bu roman, daha çok, sessizce katlanılan bir acının ifadesidir; kendisinin çektiği, onunla beraber hisseden ve terörün susturduğu diğerlerinin çektikleri acıların ifadesidir.''
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,1bin okunma
·
7 görüntüleme
Portakal Çiçeği okurunun profil resmi
İnceleme için elinize sağlık. Biraz karışık anlatmışsınız ama, fikrim neredeyse kesinleşti: Kitap bana göre değil :) Tabi devran bu, döner ve ben belki okurum ama, çok zor. İstek incelememi yerine getirdiğiniz için de ayrıca teşekkür ederim :)
Minimal Okur okurunun profil resmi
rica ederim ne demek:) okumayan için evet, karışık olduğunun farkındayım :) böyle kitapları seveni çok seviyor sevmeyen nefret ediyor, o yüzden okumalısın diyemeyeceğim ama ben çok sevdim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.