Bir 1984 değil öncelikle onu söylemeliyim. Ya da 1984’ü Cesur Yeni Dünya’dan sonra okumalıydım daha doğru bir söylem olurdu. 1984 gibi keskin değilde daha yumuşak bir gelecek gösteriyor bize. Fabrikasyon üretimlerin yanında hala normal yaşam süren insanların varlığı ironik ama güzeldi. Onları öldürmemiş, sadece kendilerinden izole etmiş olmaları da -zaten roman da biraz bunun üzerine kurulu-hoşuma gitti. Neticede az bulunan ütopik romanlarımızdan biri ama dediğim gibi bir 1984 değil.