Nazım Hikmet Ran'ın okuduğum ilk romanı.Romana bir tedirginlik ile başladım açıkçası.İşin ucunda o güzel şiirleriyle tanıdığım Nazım'ın roman yazarlığında aynı başarıyı gösterip gösteremeyeceğini öğrenmek vardı.Şu an dönüp baktığımda rahatlıkla söyleye bilirim ki yersiz bir tedirginlikmiş bu,gayet başarılı bir kitap olmuş.
Romana başladığımda Nazım'ın bir kaç farklı karakteri ve zaman dilimini romanda peş peşe sıralamasından,konudan konuya,karakterden karaktere ansızın geçmesinden dolayı kitabın anlatım tarzına alışmak biraz sürse de karakterleri tanıdıkça kitabın bu yönü akıcılığı etkilememeye başladı diyebilirim.
Romanımızın hikayesi Nazım Hikmet'in bu güne kadar şiirlerinde konu edindiklerinden çokta farklı değil tahmin edebileceğiniz gibi. Başka bir dünyanın özlemini çeken Anadolu insanlarından bir kaçını,hikayelerini, bu özlemlerinin sırtlarına yüklediği yükü,işkenceleri,ölümleri,kaçak hayatları konu alıyor kitabımız. Mustafa Suphi'lerin 15'lerin kitapta anılması,akıbetlerinin anlatılması kitabı daha doyurucu hale getirmiş de diyebilirim.Okuyun,okutunuz diyebileceğim bir kitap.