Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

''Modern edebiyatın kendi kendisini göstermesini sağlayacak bir tersyüz oluşla karakterize olduğuna inanma alışkanlığımız var; bu kendi kendine referansta hem uç noktaya kadar kendisini içselleştirmenin (yalnızca kendisinin bir sözcesi olması) hem de uzak varoluşunun parıldayan göstergesinde tezahür etmenin yolunu bulmuş görünüyor. Aslında dar anlamda 'edebiyat' olarak anlaşılan şeyin doğmasına yol açan olay, yalnızca yüzeysel bir bakış için içselleştirme düzenindendir; daha çok 'dışarıya' bir geçiş söz konusudur: Dil, söylemin varlık kipinden —yani temsilin hanedanlığından— kaçar ve edebi söz, her noktası birbirinden ayrı, en yakınlarından bile uzak ve aynı anda onları barındıran ve ayıran bir uzamda her başka noktaya göre konumlandırıldıkları bir ağ oluşturarak kendisinden başlayarak gelişir. Edebiyat, yakıcı tezahür noktasına dek, kendisine yaklaşan dil değildir, kendisini kendisinden en uzağa koyan dildir; ve bu 'kendisinin dışına' koymada kendi varlığını açığa çıkarıyorsa, bu ani açıklık, bir geriye çekilmeden çok bir yarığı, göstergelerin kendilerine dönüşünden çok bir dağılmayı belirtir. Edebiyatın 'öznesi' (onda konuşan şey ve onun konuştuğu şey) olumluluğu içinde, dilden çok 'konuşuyorum'un çıplaklığında kendisini ifade ettiğinde, kendi uzamını bulduğu boşluktur.''
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.