Bu yazarın anlatım şeklini seviyorum. Hiç yormuyor, gayet akıcı, kelimeler zihnimde kayboluyor, kaybolurkende düşündürüyor. Bir kadın, gündelik rutinin arasında kaybolmuş, yıllarca bunun farkına varamamış. Üstelik çokta sağlıklı, güçlü, akıllı, eğitimli bir anne, eş. Her şey yolundayken uyku problemi ortaya çıkıyor. Uyuyamadiginda kendi varoluşunu, hayatını, ölümü sorgulamaya başlıyor. Uykunun bir nevi ölüm olduğunu düşünerek bu zamanı geri almaya çalışıyor çünkü ölümü sevmiyor, istemiyor. Yazar neden bir kadın kahraman seçti diye düşünmeden edemiyorum. Aslında bir toplumu, şekillendiren anneler, kadınlardır. Babada önemlidir fakat çocuk annede can bulur , doğar, anneyle şekillenir. Evlenir.
Kitabın sonu hiç beklemediğim bir anda geliyor. Keşke biraz daha yazsaydı diyorum. Böyle bitmeseydi keşke ve aklımda birçok soru cevapsız kalıyor. Belki de yazarın istediği de buydu.