Tiyatro tarzında, Kont ve Markiz arasında geçen kısa bir sohbet. Kitabın en güzel taraflarından biri, Oktay Rifat ve Orhan Veli Kanık ortak çevirisi olması ve bu çevirideki imlaya sadık kalınması.
Aşk konusunda günümüzde de geçerli eleştirel bir yaklaşım, iki farklı görüş. Kadın -yani Markiz- aşkın bayağı olduğunu ve önüne çıkabilecek tüm erkeklerin aşk konusunda aynı davranacağını iddia ederken; erkek -yani Kont- aşkın eski değil ebedî olduğunu ve ölmez bir gençlik barındırdığını savunuyor. Sizce sonunda hangisi diğerini ikna ediyor? :)