Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 saatte okudu
Pazartesi Felaketi
Nobel ödüllü ünlü Kolombiyalı yazar tam adıyla Gabriel José de la Conciliación García Márquez, uzun zamandır okumayı düşündüğüm bir isimdi ve Kırmızı Pazartesi adlı kitabıyla öneriler üzerine giriş yapmak istedim. Evet bu yaşa geldim ancak okudum şimdi konumuz bu değil. Güney Amerika insanını sevdiğim için edebiyatlarına ilgi duymaktaydım ve kitap elime geçince büyük merakla okumaya başladım. Genel olarak bir cinayet romanı diyebileceğimiz kitap, aslında ince görüntüsüne karşı daha dolu bir içeriğe sahip. Bir cinayeti ne kadar anlatabileceğinizi düşünün, işte yazar o seviyenin üzerine çıkıyor. Gabriel García Márquez sade gibi görünen ama okudukça kendini uzatan ağdalı bir dil kullanıyor. Betimlemeleri beklenmedik yerlerden yaparak şaşırtıyor bizi. Alışık olmadığımız çevrelerde geçtiği için olaylar biraz garipsemek mümkün. Narcos izlediyseniz oradaki kenar mahalleler gibi bir ortam var ancak tek farkı denize yakın olması. Başta zor gelse de okumak alışmak kolaylaşıyor okudukça, zaten hikaye de çekiyor her sayfada sizi. Sonu başından belli olan bir kitabın perde arkasını okuyoruz. İsimler biraz sorun yaratabiliyor okurken o kimdi bu kimdi derken, sebebi alışık olmamak diyebiliriz. Belki onlar da bizim edebiyattan kitap okusalar benzer olayı yaşayabilirler. Hikayeye gelirsek; Santiago Nasar adlı bir genç Pedro ve Pablo Vicario adlı ikizler tarafından güpegündüz öldürülüyor. Kız kardeşleri olan Angela, düğününden sonra gittiği eşinin evinde bekareti bozuk olduğu ortaya çıkınca baba evine iade ediliyor. Bunun sebebi olarak Santiago Nasar görülünce kızın ağabeyleri bir nevi namus cinayeti işliyorlar. Aslında olay bu kadar gibi görünse de öncesi ve sonrası oldukça derin. Biz cinayetin perde arkasını okumanın yanında kişileri tanıyor, çevredeki insanların nasıl bir kişilik ve düşünce yapısında olduklarını görüyoruz. Yani hikaye namus düşmanı öldürüldü sonra katiller ceza aldının ötesine geçiyor. Cinayet sırasında kim ne yapıyor, ne düşünüyor hepsini öğreniyoruz. Cinayetin planlanması, uygulanışı ve sonlandırılması oldukça detaylı verilmiş. Hatta ayrıntıların çok fazla olduğunu söyleyebilirim. Çünkü kime olay sorulsa o kişi hakkında gereksiz bilgiler de veriliyor bazen. Biraz polisiye tarafı da var kitabın. Psikolojik yanı oldukça fazla diyebiliriz, çünkü bir yakını öldürülen insanın tepkilerini canlı şekilde okuyoruz. Şimdi sıradan ölüm var bir de cinayet var ikisi farklı. Normal ölüm bir süre sonra unutulur ancak cinayetin derin etkileri ve yarattığı travmalar var. Márquez işte bize bu ruh hallerini anlatmaya çalışıyor. Üçüncü dünya ülkesinde sıradan biri öldürülünce halk nasıl tepki veriyor bunu gözlemliyoruz. Namus kavramının oralarda da iki bacak arası olarak kabul edilmesi üzücü, eğitilmesi gereken çok toplum var. Horoz ibiğinin çorbası yapılıyormuş bizde çöpe atılırken. Domuz iyi ki haram değil orada yoksa açlıktan kırılırmış millet. Yemek olayını geçersek genel olarak beğendim ben kitabı. Pazartesi günü işleniyor cinayet o nedenle kitabın ismi o şekilde dememe gerek yok. Hem cinayet psikolojisi, hem o yörenin halkını gözlemlemek adına güzel bir eser bence. Umarım bu kitabı yazdı diye yazar tehdit almamıştır, keza bazı yerlerde kendi insanını olumsuz anlamda eleştiriyor. Kısacası iyi ki okumuşum dediğim bir kitap oldu Kırmızı Pazartesi. Siz siz olun yanınıza silah alıyorsanız mermi var mı diye kontrol edin muhakkak, süs değil çünkü hayat kurtaran bir nesne.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,5bin okunma
··
11 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.