Ölümden yapılmışız biz. Hayat diye kabul ettiğimiz şey, gerçek hayatın uykusu, varlığımızın gerçek halinin ölümüdür. Ölüler doğar, ölmezler. İki dünyayı ters sırayla biliriz biz. Yaşadığımızı sanırken ölüyüzdür; ölümle pençeleşirken yaşamaya başlarız. Hayat dediğimizle ölüm dediğimiz arasındaki ilişkinin aynısı, uykuyla hayat arasında da vardır. Hep uyumaktayız ve bu hayat bir düştür, bir metafor olarak ya da şiirsel anlamda değil, gerçekten bir düş.