Gönderi

Yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı çocuklarımızdan ödünç aldık. Bir insanın geleceği en büyük mertebe güvenilir insan olmaktır. Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun, martı sevdiği denizden asla vazgeçmez. Öperken kokusunu içine çektiysen özlerken burnunun direği sızlar. Gülersen, bütün dünya seninle birlikte güler. Ağlarsan tek başına ağlarsın. Hayatınız kötü bir yola girmişse unutmayın, direksiyondaki sizsiniz. Bir insan bir kere gözünde küçüldüyse artık onunla büyük hesaplar yapılmaz. Yorma kendini bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin. Kötülük yaptın mı kork! Çünkü o bir tohumdur. Allah yeşertir, karşına çıkarır. Belki yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı. Ağlamaktan korkma. Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşlarıyla temizlenir. Yorma kendini; bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin. Umudunu asla kaybetme. Allah hem imtihan eder. Hem de imtihanda yardım eder. Tok olan cümle cihanı tok sanır. Aç olan da alemde ekmek yok sanır. Bana yalan söylemene üzülmedim. Bir daha sana asla güvenemeyeceğime üzüldüm. Her şey üstüne üstüne geliyorsa, belki de sen ters yönde gidiyorsundur. Eğer, ileride bir gün keşke demek istemiyorsan, üç doğru seç! Eşini, işini, arkadaşını! Ne bir savcı kalırdı ne bir yasa. Şu insanoğlu, önce bir kendini yargılasa! Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu. Olur olmaz kişilere içini dökersen döktüklerini toplamak da yine sana düşer. En güzel ironisidir dünyanın, seni üzmek istemiyorum diyen herkesin hayatımızın içine sıçması. Kimseyi kendini göstermek için çabalama. Seni seven insan, gözündeki ışığı bile görür. Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi? Denizi seviyorsan dalgaları da seveceksin. Korkarak yaşarsan, yalnızca hayatı seyredersin. Bir erkeğin yumruğundan daha serttir bir kadının son sözü. Çünkü biri dişlerini döker, diğeri düşlerini. Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun. Tek kanatla uçulmaz zaten. Sadece aptalların ciddiye alındığı bir dünyada yaşıyoruz. O halde ‘beni anlamıyorlar’ diye üzülmek niye? Tok insanları sevin. Çünkü gözü aç bir insanın karnı aşla, nefsi aç bir insanın kalbi AŞKLA doymaz. Mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir. Hayattaki en büyük zafer hiçbir zaman düşmemekte değil, her düştüğünde ayağa kalkmakta yatar. Kazanması yıllar süren, kırılması saniye alan ve dağıldıktan sonra toparlanması için ömür gereken şeye güven denir. Ertelemek yaşamın mayasını kaçırır. Kızdıysan bağır, sevindiysen söyle, özlediysen arkasından koş. Birine yardım etmek istiyorsan sakın bir büyüklük yapıp akıl verme, keza geriye kalan sana yetmeyebilir… Her şeyin zamanı yaşadığınız o andır. Mutlu olmayı ertelemeyin. Çünkü canınızın istediği zaman ölmeyeceksiniz. Eğer bitmiş bir şey sana acı veriyorsa, duyduğun acı o şeyin kendisinden değil; verdiğin değerin ona değmemesindendir. Bazıları seni öyle bir şaşırtır ki değişerek mi o hale geldiklerini yoksa aslında hep mi öyle olduklarını asla anlayamazsın. Beni ya sev ya da sevme. Kendimi sevmeyi öğrenmem yirmi küsur yıl sürdü, bir başkasını da ikna edecek kadar zamanım yok. Bir insana tamamen güvendiğinizde iki sonuçtan birini elde edeceğiniz kesindir. Ya yaşam boyu dost, ya hayat boyu bir ders… Gidecek hiçbir yeri yokken sana sığınan değil, gidecek çok yeri olmasına rağmen, senin yanında kalandır değerli olan. Umberto Eco’nun, Ortaçağı Düşlemek adlı kitabında dediği gibi: Ne yani böylesi korkunç bir dünyanın bir de cehennemi mi var? Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak. Şairler şiirler yazıyor, ressamlar resimler yapıyor ve biz ozanlar türküler söylüyoruz. Peki, bütün bunları niçin yapıyoruz? Dünya alışkanlıktan değil de, sevgi ve mutluluktan dönsün diye.
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.