Köyde doğmuş büyümüş ve şehir yaşamına, modern yaşama uzak birisi şehirde yaşamaya başlayıp modern yaşamın rahatlığını ve keyfini görünce ne olur? Temizliğe gittiği evde gördüğü buzdolabı ile resmen aşk yaşayan bir kadın gittikçe hep daha fazlasını ister hale geliyor ve asla doymak nedir bilmiyor. Bu bana hep şunu hatırlatır. Doğduğu andan itibaren varlık içinde büyüyen insanların genel itibariyle gözleri daha tok olur. Hiçbir şey görmeden büyüyen ve bunları sonradan görmeye başlayan ınsanlarda ise hep bir aşırılık olur. Sonradan görme denen tabir bu duruma uygun düşüyor sanırım. Kumru' da sonradan görmeliğinin ve doyumsuzlugunun bedelini ağır ödüyor. Kitabı okuyacak olanların keyfini kaçırmamak için çok derine inmek istemiyorum. Kitap da en çok hoşuma giden ise yazarın kullandığı dil oldu. Duru ve yalın bir Türkçe.