İlk romanları kadınların aşağılanmış ve küçük görülen statülerinden kurtulmak üzere içinden geçtikleri amansız çatışmaları (kıskançlık, terk edilme, yalnızlık, şiddet, çeşitli haksızlıklar) anlatır. Bununla birlikte, "Kadın nedir?" sorusu kadar "Nasıl özgür olabilirim?" sorusu da onu meşgul etmektedir. Beauvoir'ın Yunan felsefesinin, Hristiyan teolojisinin ve bunları takip eden modern felsefenin sahip olduğu en değerli şeyin mirasçısı olduğu ne kadar söylense azdır.