Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ahlaka savaş açmıştı
Görevim, insanlığın en yüksek anlamda kendi benliğine döneceği, geriye dönüp bakacağı, ileriye bakacağı, rastlantının, rahiplerin boyunduruğundan kurtulup, niçin ve neden sorularını ilk kez toptan ortaya koyacağı o anı, o büyük öğle'yi hazırlamaktır. Ödevim, şu inaçların zorunlu sonucudur: İnsanlık kendi başına doğru yolu bulamamıştır; yönetilişi hiç de tanrısal değildir; tersine, o bozguncu içgüdüler, d6cadence içgüdüsü onu baştan çıkarmış, hem de en kutsal değerleri üzerinde hüküm sürmüştür. Ahlaki değerlerin kaynağı sorusu bu yüzden benim için en başta gelen sorulardan biridir; bunun yanıtına bağlıdır çünkü insanın geleceği. Her şeyin en iyi ellerde yürütüldüğüne, Kutsal Kitap'ın bize insan yazgısını yöneten tanrısal bilgelik üstüne en son yanıtları verdiğine, ötesini araştırmamak gerektiğine inanmamızı istemek, gerçekçi bir dile çevrildiğinde şu anlama gelir: Bunun tam aksinin —acınası bir durumun— doğru olduğu; yani bugüne dek insanlığın en kötü ellerde yönetildiğini, en yetenek- sizlerin, sahtekârların, intikamcıların, o "ermiş” diyerek yücelttikleri ama insanlığı lekeleyen kimselerin, onu yönettikleri gerçeği ortaya çıksın istemiyorlar. Rahiplerin (o kılık değiştirmiş rahipler, filozof kılığındaki rahipler de buraya giriyor) sadece belli bir topluluk içinde değil, bütünüyle egemenliklerini kurmuşlardır. Döcadence ahlakıyla sonlanma istencinin gerçek ahlak sayıldığının en kesin göstergesi, çıkar gözetmezliğe verilen yüzde yüz değer ve bencilliğe duyulan kindir. Bu konuda benden başka türlü düşüneni mikrop bulaşmışlardan sayıyorum... Ne yazık ki herkes de benden başka türlü düşünüyor... Bir fizyoloğun bu değer karşıtlığı üstüne hiç şüphesi yoktur. Organlar içinde önemsiz parça dahi, kendini korumayı, güç birliğini, "bencilliğini" teklemeden yürütmekte; az da olsa bir kusur işledi mi, organların bütünü yozlaşıverir. Fizyolog, yozlaşan organın kesilip atılmasını ister; onunla yardımlaşma diye bir şey bilmez; hele hele ona acımayı hiç aklından geçirmez. Ama tam budur rahibin istediği, bütünün, insanlığın yozlaşmasıdır. İşte bu yüzdendir saklayıp koruma isteği yozlaşan parçayı; bunun karşılığı olarak da hükmeder ona... O yalancı kavramların, "ruh", "tin” ozgür istem, tanrı” gibi, ahlakta kullanılan kavramların içeriği, insanlığı fizyolojik olarak yozlaştırmaktan başka nedir ki?.. Kendimizi korumaktan, bedenin, yani yaşam gücünü artırmadüşüncesinden bizi alıkoymak, kansızlığı bir ideal, bedeni hor görmeyi "ruhun kurtuluşu” saymak; bunlar döcadence'a götüren yol değil de nedir? Dengeyi yitirmek, doğal güdülere direnç, kısaca "çıkar gözetmeyiş'i Ahlak buydu şimdiye dek... Tan Kızıllığı ile ilk kez o bencil olmayan ahlaka karşı savaş açtım.
Sayfa 84 - Sis yayıncılıkKitabı okudu
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.