Gönderi

252 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
‘’Çoğu kişinin gözünde neyim, kimim ben -bir hiç, ya da aksi suratlı, yadırgı bir adam- toplumda doğru dürüst bir yeri olmayan, hiçbir zaman da bir yer bulamayacak olan, kısacası, alçağın alçağı biri. Pekala, diyelim ki bunlar doğru, gene de yapıtlarımla, böylesi yadırgı bir adamın, böylesi bir hiçin yüreğinde neler olduğunu dünyaya göstermek isterdim.’’ Yazdıklarım spoiler sayılır mı pek emin değilim o yüzden baştan uyarayım, spoiler içerebilir. youtube.com/watch?v=dipFMJc... , bu şarkıyı da buraya iliştirmek istedim. Van Gogh hakkında herkes gibi kulak kesme hikayesi ve ‘‘Yıldızlı Geceler’’ dışında hiçbir bilgiye sahip değildim. Ben de merak uyandıran şey ise ‘’Loving Vincent’’ filmi oldu. Kitaplar ve filmlere ağlama reaksiyonu gösteren birisi hiç olmamama rağmen filmde hissettiğim derin yalnızlığın bendeki etkisi gözyaşları olmuştu. Kendi sözlerinden Vincent’ın ruhunu yakalama ihtiyacı hissetmiştim, araya uzun bir zaman girse de bu kitabı okumak bunun tek yoluydu. Kitap, kendisine büyükbabasının ve ölü doğan kardeşinin ismi verilen Vincent’ın yaşamının kısa bir kronolojisiyle başlıyor. Oysa o’kısa’’ yaşantıya 860 yağlı boya tabloyla 2000’in üzerinde eskiz ve resim sığdırmış. Şaşılacak bir durum değil, resim yapmanın kendisinin ilacı olduğunu dile getiriyor. Asla kendisini yeterli bulmuyor ve koşullar ne olursa olsun çalışması gerektiğini yazıyor kardeşine, öyle de yapıyor; ‘’Mauve, ‘ben sanatçıyım’ dememden alınmış. Ben bu sözü geri almam, çünkü bu sözcüğün benim için taşıdığı anlam şuydu: hiç durmadan arıyorum, mükemmele erişemiyorum. ‘Biliyorum, aradığımı buldum.’ demenin tam tersiydi söylediğim söz.’’ Yaptığı eserlerin satılabilecek durumda olmadığını bu duruma gelmek için ise daha çok malzemeye ve dolayısıyla paraya ihtiyaç duyduğunu sık sık yazıyor. Maddi ve aslında manevi açıdan da kardeşi Theo’ya tutunan Van Gogh pek çok mektubunu ‘’bana inan, ellerini sıkarım’’ gibi ifadelerle bitiriyor. ‘’ Bana inan’’, bu söze de kendisinin şu cümlesiyle ışık tutabiliriz: ‘’Bana güvenmeyenlerle karşılaştığımda, tek başıma kaldığımda, elimi kolumu bağlayan bir tür boşlukta hissediyorum kendimi.’’ Kardeşinin her açıdan desteğini kaybetmek ise en büyük korkusu. Peki ya ölüm ? ‘’Yalnızca ressamları ele alacak olursak, ölmüş, gömülmüş olanlar da yapıtları aracılığıyla bir sonraki ya da birbirini izleyen birkaç kuşağa bir şeyler söyleyebiliyorlar. Hepsi bu mu, yoksa daha fazlası var mı? Bir ressamın yaşamında en zor şey ölüm değildir belki de.’’ 27 Temmuz 1890, henüz 37 yaşındayken kendisini vurarak intihar ediyor, 29 Temmuz’ da ise enfeksiyon nedeniyle hayatını kaybediyor. İntihar, yaşadığı şehirdeki halkın kendisi serbestçe dolaşamasın diye dilekçe yazdığı biri için garip bir durum olmasa gerek. Tercih edilmiş yalnızlığın güzelliği tartışılmaz elbet ancak tıpkı herkes gibi o da sevilmeye ihtiyaç duyuyordu. Sevgisiz yaşayamayacağını anlatıyordu kardeşine, davranışlarının altında yatan tek sebebin sevgi gereksinmesi olduğunu söylüyordu. Ölü ressamlar üzerine konuştukları oluyordu, sonunun böyle olacağını bilebilir miydi Theo ? İntihar ettikten sonra üzerinden çıkan, postalanmamış son mektup ile bitiyor kitap. Size tavsiyem kitabı okumadan önce filmi izlemenizdir böylece yazdığı şeyler size daha anlamlı gelecektir. Okuyun ve onu anlamaya çalışın çünkü o yaşarken anlaşılamadı. ‘’Eğer şimdi değersizsem ilerde de değersiz olacağım, ama ilerde değerli olacaksam, şimdi de değerliyim. Çünkü mısır mısırdır, her ne kadar kentliler ilk bakışta onu ot sansalar da...’’
Theo'ya Mektuplar
Theo'ya MektuplarVincent Van Gogh · Yapı Kredi Yayınları · 20136,3bin okunma
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.