Uzun zamandır kavuşmayı ertelediğim ama elimden bırakamadığım bir kitapla karşı karşıya kaldım yine, sevgili İlkay Yıldız'ın "Sepya"sı ile... Ne siyah, ne de beyaz... Tıpkı hayat gibi, biraz eskimiş, biraz eprimiş sepya ile... Kâh üzüldüm Leyla'ya, kâh rüyamda görürüm diye o sütlacı uyudum ben de kaşığımla... Terk etmedim ne olursa olsun yalnızlığımı Hayri kaptan gibi... Dedikodulara kulak tıkadım, müjdeciyi görürüm ümidiyle döndüm dolaştım. Velhasıl kelam uzaklara gittim, geldim, döndüm. Durdum, düşündüm. Sus pus olmuş fotoğrafların dile gelişini hayretler içinde izledim.