Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

736 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Romandan Öte
İtalya'da bir manastırda meydana gelen esrarengiz cinayeti/leri çözmek üzere Baskerville'li William ve onun çömezi Melk'li Adso'nun(anlatıcı) Manastıra gelişiyle başlar roman.(1327) William'ın Sherlockvari çıkarımlarıyla başlangıç yapılır ve o noktadan itibaren sizi içine çeker. Her gün yeni bir tarikatın doğduğu, sapkın olarak görülen birinin ya da birilerinin yakıldığı, aforoz edildiği, İsa'ya Tanrı'ya Hristiyanlığa dair sık sık yeni fikirlerin ortaya atıldığı, imparatorlar ile papalar arasında güç savaşlarının yaşandığı karanlık Orta Çağ Avrupa'sındayız. İsa'nın ölümü ve sonrasında Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte İsa'ya, İsa'nın tanrısallığına, yaşayışına dair birçok farklı görüş ortaya çıktı. Bu da tarikat ve mezhepleri doğurdu haliyle. Hristiyanlık tarihinin en önemli iki felsefi-dini tarikatı Fransiskenler ve Dominikenlerdir. Skolastik düşünceyi sistemleştiren ve kiliseyi de bu düşüncenin içine alan da işte bu tarikatlardır. Temelde birbirine benzer olsalar da bazı farklarla ayrılırlar. Kitapla ilgili bizi ilgilendiren farkları ise; İsa ve havarilerin nasıl yaşadıklarına dairdir. Fransiskenlar; İsa ve havarilerinin yoksul olduğunu, mal sahipliği tutkularının olmadığını ve eşyayı sadece kullandıklarını savunur, bu yüzden de hristiyanların ve ruhban sınıfının böyle yaşaması gerektiğini belirtirler. Dominikenler; İsa ve havarilerinin yoksul olduğunu, böyle yaşanması gerektiğini ancak sahip olmak duygusuna da sahip olduklarını belirtirler. (Bkz:
Erich Fromm
Erich Fromm
-
Sahip Olmak ya da Olmak
Sahip Olmak ya da Olmak
) Tabi tartışmalar sadece bu iki tarikat etrafında dönmüyor. Cluny, Benedikten, Dolcinolar, Albiniler vs. Karmakarışık bir durum. Papa XXll. Johannes(İoannes) Dominiken öğretisine yatkındır ve kilise hazinesi o güne kadar ulaşılmamış bir zenginliğe ulaşır onun döneminde. Papanın ya da kilisenin gücü, Orta Çağ'ın neredeyse tamamında imparatorları, kralları, prensleri etki altına almıştır. Bu gücü kırmak ve kendi otoritesini güçlendirmek isteyen İmparator Ludwig(lV. Louis) Fransiskenlerin tarafında yer alır(kullanır). Böylece Kiliseyi ekonomik anlamda güçsüzleştirmek ve etki alanını genişletmek adına mücadele eder. Bazen basit fiilerin, örneğin "gülme" eyleminin nasıl da önemli bir konu haline getirildiğini ve din çerçevesinde günah olup olmadığı tartışmalarına şahit olacaksınız. Dini anlayışları şekillendirdiğini göreceksiniz. (Bugün dahi koca koca adamların, incir çekirdeğini doldurmayan basit tartışmaları nasıl sürdürdüğünü, basit kavramların her şeyin merkeziymiş gibi gördüklerini, zihinlere meşguliyet verdiklerini anımsayacaksınız.) Bazen "düşünce"sinden dolayı insana nasıl kolayca kıyıldığını okuyacaksınız. Yer yer Orta Çağ kadın bakışına tanık olacaksınız; kadın, şeytanın arabasıdır gibi ifadelerle. Ve sıkça göreceksiniz islam bilginlerinin isimlerini, eserlerini, buluşlarını. Bilim-din çatışması ekseninde fikir savaşları sürecek kitap boyunca. Burada ve diğer bazı yerlerdeki inceleme ve yorumlarda, hristiyanlık dünyasına ve farklı kültürlere ait bu kadar bilgi verilmesi gereksiz görülmüş. Seçtiği sözcüklerle belli birikime sahip olduğunu gösteren kişilerin böyle düşünmesi gerçekten garip. Zira hristiyanlık özelinde Avrupa'nın bugünkü gelişmişlik seviyesine hangi kaotik ortamlardan geldiğini az da olsa gösteren bu bilgiler nasıl gereksiz olabilir. İslam Dünyasının zamanında nasıl bir gelişmişliğe sahip olduğunu, bugün nasıl benzer bir karmaşa içinde olduğunu ve bu yüzden gelişme kaydedemediği çıkarımını sağlayan bu bilgiler nasıl gereksiz olabilir. Bu son söylediklerim kitabın anlatısı ya da mesajı değil ancak kitaptan çıkarılabilecek birkaç şey. Genel bakış ve teknik kısım: Eser iki parçadır: Heyecanlandıran, geren, meraklandıran polisiye kısmı; bilgi dağarcığınızı zenginleştiren dini, bilimsel, felsefi kısmı. İç içedir. 10 puan verdiğim ilk kitap oldu. 736 sayfalık bir tuğla ve o 736 sayfa, 7 günlük bir olayı anlatıyor. Ürkütücü gelebilir ama kitaba başladığınızda, zihniminiz 7 günlük bir olayı okuyacağı bilincine vardığında, olduğundan daha kısa gelecektir. Latince ifadeler, deyimler dışında -çokça var- genel olarak akıcı. İlk 60-70 sayfada betimlemeler bir hayli fazla. Burada amaç sizi Orta Çağ havasına sokmaktır. Bu kısmı atlatırsanız gerisi gelir. Hemen al, oku diye tavsiye edilecek ya da bodoslama dalınacak bir kitap değil. Okuyacaklara naçizane birkaç tavsiye: 1) Orta Çağ'a ilginiz var ve iyi kötü bilgi sahibiyseniz hemen başlayın. 2) Orta Çağ'a ilginiz var ama bilgi sahibi değilseniz biraz araştırma yapıp hemen başlayın. 3) Orta Çağ denen zaman diliminden haberiniz yok ve haliyle bilginiz de yok ise bu iki eksikliği giderdikten sonra hemen başlayın. Keyifli okumalar.
Gülün Adı
Gülün AdıUmberto Eco · Can Yayınları · 202012,5bin okunma
··
188 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, Gülün Adı gibi modern bir klasiğe oldukça detaylı ve bilgilendirici bir inceleme yapmışsınız. Böyle incelemeleri daha yukarılara taşımamız gerektiğini düşünüyorum, Umberto Eco'ya tutkumdan bağımsız olarak. Kitabı da, bence de, bir seviyeden sonra herkes okumalı. Teşekkürler.
Thoth okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Okuduğum ilk kitabıydı ve artık ben de bir Eco tutkunu oldum.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.