Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Ankara’nın bilinmeyen bir semtindeki bir apartmanda, ismini bilmediğimiz bir banka memuru olan karakterin ağzından okuyoruz romanı. Esendal bize semti tahmin etmemiz için ne ufak bir bilgi veriyor, ne de semtin coğrafyasından bahsediyor ve en ufak şekilde de romanda geçen karakterler haricinde bölgede yaşayan insanların kültüründen bahsediyor. Yani yazar semti bilmemizi istemiyor ve buna da hiçbir şekilde müsaade etmiyor diyebiliriz. Birçok karakter var kitabın içinde, hepsi de birbirinden tamamen farklı ve hemen hemen her türden insanı görebildiğimiz çeşitlikte karakterler ile karşılaşıyoruz romanda. Bu çeşitlilikte olan karakterlerin de haliyle tabii ki farklı farklı dünya görüşleri ve yaşam amaçları var, her bir karaktere farklı görüşler vermiş Esendal ve burada da kalemini kitabındaki baş karaktere teslim etmiş gibi tüm analizleri bize karakterin ağzından okutuyor. Yeni tanıştığı bir kişinin geçmişini, yolunun Ankara’ya filan nasıl düştüğünü aralarındaki diyaloglardan değil de yine karakterin bizlere anlatmasından öğreniyoruz. Bu şekilde karakter tanıtımı da bana daha samimi ve daha keyifli geldi, kitapta bolca diyalog olmasına rağmen de bu kısımların diyalog olmayıp karakterin ağzından okura aktarması hem okunabilirliği hem de betimleme kalitesini artırmış ve sürekli değişen sahneler ile de roman boyunca okunabilirlik ile sürükleyicilik de korunmuş. Belli sabit bir konusu yok romanın, nasıl desem çözülmesi veya kurtulması gereken bir olay yok yani. Bina içindeki karakterlerin analizleri ile beraber durumlarının anlatıldığı, hayatlarının ve görüşlerinin verildiği bir roman. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki bazı insanların yaşam şekillerine dikkat çekmek istemiş yazar, bana göre başarılı da olmuş. Kadın karakterler ve tavırları bazı okuyucuların ise hoşuna gitmeyebilir ama hoşlarına gidecek kadın karakterler de var romanın içinde. Bazı kısımlarda ise, özellikle erkek karakterlerin kadın karakterlere bakış açışı Kemal Tahir romanlarındaki gibi, tabir-i caizse yanıyor o kadınlar, ev ocak söndürür cinstenler. Esendal ve Tahir de hemen hemen aynı dönemin yazarı oldukları için de edebiyatımızda özellikle kırsal kesimin olduğu bölgelerde bu tanımların çokça kullanıldığını görüyoruz. Karakterimiz de zaten kitap boyunca kendine bir eş arıyor, bunu defalarca da bize anlatıyor, sağ olsun arkadaşı Fahri de bu konuyu sürekli gündeme getirerek konunun detaylarını ve önemini bize hatırlatıyor ve yine kitap içinde evlenilecek ile eğlenilecek kadın tanımlarını da okuyoruz. Tabii bir de kitapta geniş mezhepli Haki Bey var ki sormayın gitsin. Roman için diğer incelemelerde arkadaşlar genel olarak dilin akıcı olduğunu ve eski kelimelerin kullanılmadığını söylemiş. Evet, kitap son derece akıcı bir dille yazılmış, eski kelimeler yok denecek kadar az ama bu roman eski diye ve arka kapağında da akıcı bir dille yazılmıştır yazıyor diye kitabı bu şekilde övmek veya bu şekilde bakış açışının olması son derece yanlış diye düşünüyorum. Öncelikle Ayaşlı ile Kiracıları’na Servet-i Fünûn döneminin eserleri gibi bakıp, bu eserden de divan edebiyatı gibi yazım şeklinin olmasını beklemek ve böyle değilmiş demek maalesef yanlış. Öncelikle kitabın yazıldığı dönemde veya öncesinde zaten kullanılan dil günümüze yakın bir dildir, çok da fark yoktur yani. Bu kitaptan çok önce yazılan İstiklal Marşı’na dikkat edilirse bu durum gayet kolaylıkla anlaşılır veya en basitinden Atatürk’ün ses kayıtlarını dinlersek kullanılan dilin günümüzden çok da farklı olmadığını rahatlıkla anlarız. Servet-i Fünûn eserlerinde kullanılan dil bilerek kullanılıyordu veya aynı şekilde sonraki dönem eserlerinde de halkın kullandığı dil olduğu için değil bilerek eserlerin içinde bu dilin kullanımına gidiliyordu; ama kitap içinde kullanılan çok da farkın olmadığı dediğim farklarda gözüme çarpan farklar ise cümlelerin kuruluş biçimlerinin farklılığı, eklerin veya fiillerin farklı şekilde kullanılması diyebilirim ama hiçbir şekilde de anlamı zorlaştıracak veya başka bir kaynağa baktıracak cinsten de değil, hatta okurken bu farklılık insanın hoşuna da gidiyor, o zamanlara daha bir yakın olunuyor. Kitap içinde hoşuma giden bir Türkçe kelime var ki o da “konturat”, yani günümüzde kontrat olarak kullandığımız kelime romanda konturat olarak kullanılmış ki çok hoşuma gitti. Genel olarak kitap da çok hoşuma gitti, karakterlerin hepsini benimsiyoruz, Fahri gibi bir arkadaşımız olsun istiyoruz. Kitap sonunda da, özellikle eşyaların anlatıldığı bölümde bir duygusallık çöktü üstüme, karakterlerden ayrıldığıma, romanın bittiğine, odalardaki o sohbetlere artık misafir olamayacağıma üzüldüm.
Ayaşlı ile Kiracıları
Ayaşlı ile KiracılarıMemduh Şevket Esendal · Bilgi Yayınları · 20215,8bin okunma
··
1.864 görüntüleme
Lightmorelight okurunun profil resmi
Elinize sağlık, bir çok yönden güzel bir inceleme olmuş.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Resim Çağrı filminin başlangıç sahnesinden mi?
7 sonraki yanıtı göster
Sezen B. okurunun profil resmi
Çok güzel yorumlamışsınız kitabı. Kitabı tekrar okumuş kadar oldum. Yazarın dili tam günümüz Türkçesi ile birebir uyuşmasa da anlatımın güzelliği sayesinde kelimelerin manası sözlüğe bakmadan anlaşılabiliyordu. Elinize sağlık. :)
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, katılıyorum, anlatım çok güzeldi. Kitap güzel olunca ister istemez yorum da güzel oluyor demek ki.
Asya️️‍️ okurunun profil resmi
Neden niye milli eğitimin okunması gerekenler listesine konulur bu kitap her yerde bir liyakatsizlik
Guy Believe okurunun profil resmi
Mükemmel bir analiz . Uğur kardeşim eee sayende kitabı okumamiza gerek kalmadı zaten ☺☺☺ Teşekkürler eline sağlık. .
mithrandir21 okurunun profil resmi
Estağfurullah, teşekkür ederim.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.