Altı yedi yaşındaki çocuklar her gün on iki saatlik vardiyalarda çalıştırıldılar. Kutsal gün ışığını görmeden büyüdüler. Sinekler gibi öldüler. Sermayedarların hisselerine düşen kâr, onların kanıyla ödendi. Ve o kârların koca göbekli, besili sahipleri, yine o kârlarla inşa edilen New England’daki görkemli kiliselerde sizin gibilerin iyiliksever vaazlarındaki basmakalıp lafların keyfini sürdüler.