Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Merkitler Arasında
- Gök-Tengri verdi bize bu otlakları. Gök-Tengri Ötegey'i bize, biz kullarına gönderdi! Ah, önderim! Ötegey kurdu bu ulusun tüzüğünü, yasasını. Ötegey'in kurduğu bu yasalara, inanırız, taparız. Ama yetmiyor bu, önderim, yetmiyor! Her şeyin üstünde, her şeyden büyük, her şeyden önemli ve kutsal bir buyruk daha var. Gök-Tengri'nin buyruğu! Unutmuşuz biz o buyruğu, önderim. Bilir misin nedir o? Birlik ve sevgi!... Evet evet! Ötegey'in yeryüzünde kurduğu yasalara saygımız var. Bu yasaları bozanlara karşı sağlam ellerimizde kılıçlarımız var! Ama, önderim, kılıçlarımız hırsızlara, dolandırıcılara karşı mı yalnız? Sen benim boş kılıç kınıma baktın da Merkit ulusunun hatunlarıyla kıyasladın beni. Güldün... Evet. Yenilmişim ben. Perişanım. Kılıçsızım. Onon ve Kerulen'in kıyılarında Moğolların, Orhon'un kıyılarında Merkit savaşçılarının balık tutan, erlerine ok kesen, kargı yontan hatunlarından daha halsizim. Çünkü yenilmişim. Oğullarım da öyle. Ama ömrümün en acı yanı senin benim bu halime gülmen değil, önderim. Çünkü sen benim kanımdansın. Etin etimden, kemiğin benim kemiğimden, kanım benim kanımdan. Bana gülsen de, senin kulun olsam da, üzülürüm belki, ama dayanırım. Çünkü biz aynı kandanız, aynı dili konuşuyoruz ve aynı Gök-Tengri'ye taparız. Ama gülen yalnız sen misin, önderim? Seninle birlikte Çin ulusunun Hanları, Çin ulusunun tüccarları da bana, benimle birlikte senin de haline gülüyorlar. Gök-Tengri ise ağlıyordur halimize.
Sayfa 27 - Ötüken Yayıncılık
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.