İnsanı kendi içinde kapalı tutan, çevresine aşılmaz duvarlar ören, hatta sanki toprağa gömen şey nedir, her zaman bilemeyebilir..
Ama gene de birtakım parmaklıkların, kapalı kapıların, duvarların varlığını hissederiz..
Bütün bunlar hayal mi, kafamda uydurduğum fanteziler mi?
Sanmıyorum..
Sonra soruyorsun kendi kendine;
“Tanrım!
Daha çok sürecek mi ?
Hep mi böyle sürüp gidecek ?
Sonsuzluğa dek mi ? ”
Kişiyi bu esaretten çekip kurtaran nedir bilir misin ?
Çok derin ve ciddi sevgi..
Dost olmak, kardeş olmak, sevmek.. En üstün erk ile, sanki sihirli bir güçle hapishanenin kapısını açan bu işte..
Bu olmadı mı insan ömür boyu hapiste yaşıyor..
Duygu birliğinin yeniden doğduğu yerde yaşam yeniden başlar.