Atatürk "Evet" diyerek cevap verdi. "Ben kana bakamam. Bir tavuğun dahi boğazlandığını görmeye tahammülüm yoktur."
Şehinşah'ın (Dönemin İran Devlet Başkanı) şaşkınlığı artmıştı; tekrar sordu:
"Ya bu kadar çok bulunudğunuz büyük ve kanlı muharebe meydanları?"
Atatürk:
"Ha" dedi, "o başka meseledir; öyle yerlerde cesetlerin üzerinden atlayarak yürürüm."
Evet; O'nun için bu bambaşka bir işti; çünkü o daima vatan ve hak müdafası yolunda çarpışmıştı ve bu yolda katlanamayacağı cefa ve fedakarlık yoktu. Sırası gelmişken söyleyeyim: "Harp zaruri ve hayati olmalıdır, milletin hayatı tehlike ile karşılaşmayınca harp cinayettir." derdi.