'Şimdi ve Burada' Olabilmek‘’Hayat, teselli olmaktır , herkes tesellisini kendi nev’inden arar‘’
kitabın adının ilham alındığını tahmin ettiğim bu söz Yusuf Hemedani’ye ait. Kemal Bey bu sözü; “Hayat, teselli bulmaktır” olarak kabul etmiş ve öyle de işlemiş bir denemesinde.
Kemal Sayar, daha evvel okumamış olanlar için söyleyecek olursak; Psikiyatri dalında Profesörlük titrini kazanmış ve bu alanda çeşitli çalışmalar, faaliyetler yürüten birisidir. Edebiyat yönü kuvvetlidir, şiirler yazar ve meramını iyi bir biçimde anlatacak belâgate sahiptir. Kitapları, “haydi aslanım, elbette ki yaparsın” gazını veren kişisel gelişim kitapları ya da içeriği boş, havada kalan, gerçekçilikten uzak telkinlerle dolu psikoloji kitaplarından farklıdır. Halleşmeye dayalı, irfanı ve bilgeliği kendine rehber edinen, zamana ve zemine uygun tespit ve reçeteler sunar size. Bunu da dostça yapar. Ben bir teneffüs arası gibi görürüm Sayar kitaplarını. Sürekli değil, arada, nefes darlığı yaşadığınızda, bu zaman için iyi gelir.
Peki bu kitabında ne anlatıyor? Aslında bu kitabı daha evvel hiç Kemal Sayar okumamış biri için iyi bir tanışma kitabı. Çünkü önceki kitap ve yazılarından en beğenilenlerinin derlemesi. Geneli kısa denemelerden oluşuyor. Akıcı ve samimi bir anlatım söz konusu. Öyle ki okurken bir üst perdeden, bir şeylerin size dikte edildiği, ya da “şunu şöyle yap, bunu da böyle et” diyen üstün, ukala bir dil kullanımı söz konusu değil. Okurken O konuşuyor ve siz, söz ve manayı severek, alıcı olarak dinliyorsunuz. Zaman zaman size de söylenen bir sözün araladığı kapıdan girme fırsatı doğuyor ve siz de etkin bir katılımcı olarak, söz alarak eklemeler yapabiliyorsunuz.
Mesela O anlattı ben dinledim. Bu çağ için; delicesine bir hızın hâkim olduğu ve insanların ne yaptığını bilmeden yaşadığı bir zaman dedi ve ekledi; “Fakat, hız öldürür. Her şeyi daha hızlı yapmak bize daha az zaman bırakır”. Düşündüm, her şeyi hızlı yapmaya çalışan modern insanın, bu zamanda ne kadar yarım kaldığını ne kadar eksik, yabancı ve yalnız hissettiğini hatırladım. Çok şey yapmaya çalışırken, yaptığı şeylerin hep eksik ve yarım kaldığını ve bunun da doyumsuz hissettirdiğini hatırladım. Sonra, “her şeyden biraz kalır / kavanozda biraz kahve, / kutuda biraz ekmek, / insanda biraz acı. / insanda biraz mutluluk” diyen Turgut Uyar geldi aklıma ve sonra “Ah, kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya” diyen Gülten Akın. “Her şeye yetişmek isterken hiçbir şeye yetişememek, her şeye sahip olmak isterken aslında hiçbir şeye sahip olamamak…” Ancak durup düşündüğümüzde hatırlayabildiğimiz, farkına varabildiğimiz sorunu gördük ve dahi yaşıyoruz ya hani, bildik. Kemal Bey, çözüm için Yavaşlığa Övgü’ler söyledi. Anlayarak, hayata nüfuz ederek, hayatın kalbine dokunarak yaşamak gerektiğinden bahsetti ve dedi ki; “Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen yavaş gidiniz.”
İnsan eğer sevemiyor, merhamet etmiyor ve hissedemiyorsa, o zaman tabiatının dışına çıktığı için hayatı yaşamakta ve anlamlandırmakta zorluk çekiyor. Bunun için bu değerlerin bilgisine sahip olmak, yaşama pratiğinde bu değerleri işletmek gerekiyor. Yazarımız, merhamet için güzel, kalıcı ve pratik bir bilgi tanımı yapıyor: “Merhamet, senin mutluluğun olmazsa benim de mutlu olamayacağımın bilgisidir”. Herkesin birbirine bigâne kalmaya başladığı, duyguların donuklaştığı ve hiç kimsenin bir diğerinin kalbine dokunamadığı adeta ‘ölmüşlük hissi’nin yaygınlaştığı modern zamanda insan, “merhametin ruhun panzehiri” olduğunu anladığında, bu dönüştürücü ve iyileştirici güçle, adeta bir başkasında tekrar doğabilecek ve soğrulan yaşam enerjisini kazanabilecektir. Çünkü, “İnsan, kendi sınırlarının ötesinde bir alana gittiğinde, sadece kendisi için değil başkaları için de var olduğunu hissettiğinde, çok daha güçlü bir canlılık hissi tecrübe eder.”
Çünkü, sosyal bir varlık olarak yaratılmış olması insanın; iletişime muhtaç olmasını, sesinin bir başka seste yankılanması gerekliliğini ve ancak duygu-fikir etkileşimiyle ilerleme kaydedebileceği sonucunu doğuruyor. Yani ruhsal manada sağlıklı kalabilmesi için bu etkileşim, gıda ihtiyacı kadar zaruri. Çünkü diyor doktorumuz, “insanın bir başkasında kendisini yankılama, bir başkası tarafından sevilip onaylanma ihtiyacı ömür boyu sürer”.
Kalbinde bir merhamet devrimi yapan ve insanların kalbine dokunarak yaşamayı kendine düstur edinen insanın önünde mutluluk için tek engel, zaman kalıyor. Hazza dayalı hızlı yaşanan hayat, yavaşlatılarak, anı ıskalamadan, kıymetine ve tadına vararak, her şeyin yerinde ve zamanında yaşanmasıyla mutlu olunacağını söylüyor doktorumuz. Tam burada çok hoşuma giden bir ifade var; “şimdi ve burada olmak”. Bu oldukça net ve akılda kalıcı bir reçete. Kemal Bey bu konuda şöyle diyor: ”Mutluluk için asgari olarak ihtiyaç duyduğumuz bir şey var: Bütün kalbimizle ‘şimdi ve burada’ olmak ve arzunun, hırs ve tamahkârlığın dikkatimizi çelmesine izin vermemek…” Tüm bu uyum yakalandığında, insan ve zaman ilişkisindeki anlam ahengi kurgulandığında, insanın mutlu bir şekilde yoluna devam etmesi mümkün görünüyor.
Kitap bu nevi ciddi problemlere çözüm üzerine yorumlar getiriyor. Merhametsiz bir dünyanın onarımı, mutluluk hastalığı, modern kibir, mevsimlerin insanlara ettiği fenalıklar, gelmeyen yetişkinlik, spor dalı olarak anne-babalık, küskünler, mağlup – galip, vb. gibi ilgi çekici başlıklar altında, genelinin faydalı olacağını düşündüğüm güzel denemeler var. Mutlaka faydası olacaktır diye düşünüyorum.