Kitap, özelikle Lacan ve Deleuze bakış açısıyla ve onların kavramlarıyla (kaçış çizgisi, kayma bedeni, belirsizlik, elementler, nesnesiz arzu gibi) sporun inanç içermeyen bir tapınma ya da tanrısız bir tanrısallık ilişkisini -geçmişten günümüze insanlığın aldığı yolu göz önünde bulundurarak- felsefi açıdan inceliyor. Yazar, kitabın bir yerin şöyle belirtir niyetini: "Deleuze'e göre, felsefe sonsuzluğun bir kısmını korumayı ister. Sanatsa biraz daha sonsuzluk katmayı. Bilim onu çerçeveleyip, ölçülerini bellemek ister. Biz de sporun sonsuzluğun içine girmek, beden aracılığıyla içinde kayıp gitmek istediğini söylüyoruz."
Özellikle "Arthur Rimbaud ve Algılanamaz Oluş" bölümü çok güzel olsa da iddialarını sağlam bir zemine oturtan iddialı bir kitap olmadığını düşünüyorum.