23 Eylül 2018
Yaşar Kemal'den nihayet bir kitap okuyabildim. İsmine sonuna kadar anlam veremesem de sonunda o teneke kulaklarımda çın çın ederken, mevzu bahis anlamına kavuştu.
Çukurova, pamuk diyarıdır. Ya cepleri daha çok para görecek ağalar? Ya hökümet adamları, ganunlar? Zaman zaman midenize kramplar girecek zaman zaman gülümseyeceksiniz. Fakat tam manasıyla gülümsemek ne kadar mümkün, bilmiyorum. Hayat bana hep şunu düşündürtüyor: Mutluluk YOK. Yani var da gölgesi işte. Mağarada yaşayan ve yıllarca gün ışığının vurduğu doğanın gölgesini gören adamlar aklıma geliyor. İçlerinden biri zincirlerinden kurtulduğunda arkadaşlarına doğayı anlatmış ve onlar adama gülmüş. Umarım göremediğim için kör olan benimdir. Umarım bu dünya iyilerin zincire vurulduğu, öbür dünyanın gölgesidir. Umarım ölüm geldiğinde gideceğimiz diyar gölgeler değil gerçekler diyarıdır. Umarım öbür dünya iyiliği bulacağımız yerdir. (Bu bahsettiğim olay bir felsefe konusu ve ilişkilendirdiğim konuyla hiç ilgisi yok, biliyorum.)
Burdaki çoğu insan mutsuz. Mutsuzluğumuzu aşmak için bataklıkta gibi çırpınıyoruz. Ne çare ki çırpınmasak da batıyoruz, çırpınsak da çamur deryası. Ellerim, kollarım, gözlerim, kalbim yorgun. Başımı kaldırıp bakacak mecalim yok gibi hissediyorum. Dünyamı ne kadar küçültsem de dünyadan kaçmak namümkün. Bir şekilde insana maruz kalıyoruz. Bütün insanlardan onulmaz şekilde hoşlanmıyorum. Gülümsemek istediğim her an, bir zaman sonra yerini kötülüğe bırakıyor.
Eskilere özeniyoruz. Bu tür kitapları okuduğumda, o köylülerden biri olduğumu düşünüyorum. Çaresizlik her yanımı çeltiğe gelmiş sivrisinekler gibi sarıyor. Her şey adi ağaların ellerinde. Onların tercihleriyle hayatlarımız şekilleniyor. Bugüne geliyorum. İsmi ağa değil hökümetin adamları olan başkaları bitiyor gözümün önünde. Onulmaz bir nefret var içimde. Ama şaha kalkamayacak kadar yorgunum. Kırbaç darbelerine tuz yemiş gibi değilim, her şeyin farkında, her acının hissinde hafif bir anesteziye maruz kalmış gibiyim. Hissediyor ama elimi kolumu oynatamıyorum. Herkesten tiksinmekten başka elimden bir şey gelmiyor. 9. senfoni içimizi bir nebze olsun mutlu eder mi Gaymagamum?
Yaşar Kemal'in Çukurova'dan bir kesit sunduğu ince bir uzun hikaye. E-kitap olarak okudum. Çok kolay akmadı benim için. Ama ilk defa okuyacak biri için sanırım kötü bir tercih değildi. Epey araştırdım. Yazanları yazılış sırası ile okuma prensibim var. 1955'te bunu yazmış. Aynı yıl İnce Memed romanı yayınlanmış. Yani biraz şüpheli bir şekilde elimdeki bu olduğu için bunu okudum. İnce Memed'i okumak için daha uzun bir zaman var. Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.