Ben Doğan Nadiden çıkınca içime bir kurt düştü, yeniden Nadir Nadinin odasına girdim, “Ne istiyorsunuz?” diye bana sordu, sertçe. Elinde çubuğu odasında gidip geliyordu. “Efendim,” dedim, “bana 1500 lira vermişler. Ben bu kadar parayı ne yapayım. Bana 300 lira yeter. Bir de ben bu parayı harcar da siz de röportajlarımı gazeteye koymazsanız ben bu kadar parayı nasıl öderim?”
Nadir Bey, o içten fışkıran kahkahalarından birini attıktan sonra, “bak, delikanlı,” dedi, “sizi anlıyorum. Röportajlarınızı yayınlarsak sizi kazanırız, yayınlamazsak, bir gazete, bu parayı kaybetmekle fazla bir şey kaybetmiş olmaz, güle güle, Vefik Pirinççioğluna selam söyle.”