Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

«Üzüntülü olduğun için her söz sana dokunuyor.» Bunlara da hiç güven olmaz diye öfkelendi Hikmet; insanı bir yerde bırakıverirler. Sesini yükseltti: «Üzüntülü olduğumu biliyordunuz da neden bugüne kadar beni aramadınız?» dedi. «Neden rastlantılarla bir araya geldiniz? Neden eğlenmeğe, kadınları sıkıştırmağa ve tombala çekmeğe başladınız hemen? Ortalığı yemeğe, içkiye ve düşüncesizliğe neden boğdunuz?» ---------------- Kahkahalar arttı. En çok bu gülüşmeler çileden çıkarıyor beni, diye hırslandı Hikmet; benimle alay ediyorlar sanki. «Mesele çıkmasın diye elinizden geleni yapıyorsunuz,» dedi bütün öfkesiyle. «Saçma sapan toplantılar için de hiç bir fırsatı kaçırmıyorsunuz.» Bütün yüzlerde sahte gülümsemeler vardı. «İşte bu iki yüzlülüğünüze dayanamıyorum!» ---------------- Sonra, hemen kaçmadıklarını, suçlamanın doğru olmadığını Hikmet’e göstermek için oturdular; kahveler pişirildi, kahveyle birlikte son sigaralar içildi. ---------------- Hikmet, «Yalan söylüyorsunuz, günlük işlerle oyalanıyorsunuz, gerçeklerden kaçıyorsunuz!» diye herkesin arkasından bağırıyordu. Onlar da, daha önce alınmış olan gizli bir karar uyarınca, bu sözleri duymamış gibi yaparak, aynı biçimde ve hep birlikte gülümsüyorlardı. «İşte hepiniz gittiniz!» diye bağırdı Hikmet sonunda. «Cehenneme kadar yolunuz var!» ---------------- «Beni yalnız bıraktılar albayım,» diye dert yandı Hikmet. Albay, Hikmet’in başını okşadı: «Üzülme oğlum, ben varım. Bu yetmez mi sana?»
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.